Resim

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,681
RESİM

İnsanin özlem ve duygularini estetik kurallar cercevesinde cizgi ve renklerle düz bir satih üzerinde figürlü veya figürsüz olarak yansitilmasina dayanan sanat dali.

İslam dini her konuya dair, bir bakiş acisi ortaya koyup her hususta görüş ve düşünceyi yansittigi gibi resimle ilgili olarak da bir bakiş acisi belirtmiştir.

Allah´in birligi inancina dayanan İslam dini, bu inanci korumak icin son derece titizlik gösterir. Akla ve kalbe, gizli ve acik bir şekil degirelecek her tür şirk ve putperestlik yolunu kapatir.

Onun icinde, resim konusunda hassas davranir. Cünkü cogunlukla, sevilen kimselerin hatiralarini devam ettirmek gibi bir niyetle başlayan resim ve heykel işi, sonunda Allah´a şirk koşmaya, resmi ve heykeli yapilan kimseleri yüceltmeye varir. Onun icin İslam bu kapiyi kapatmiştir.


Hz. Peygamber İslamin ilk döneminde, ne suretle olursa olsun, resimli eşya kullanilmasini yasakladi. Cünkü Hz. Peyamber (s.a.s.) şirkle mücedele halindeydi; insanlari putlara, heykellere, resimlere ibadetten uzaklaştiriyordu. Nitekim resim ve heykeli şiddetle yasakliyan hadisler bu dönemde söylenmiştir.

“Her kim bir canli resmi yaparsa Allah ona o resme can verinceye kadar azab eder. Ressam resmine katiyyen ruh veremez ve edediyen azab olunur.”(Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI, Sf. 533).

“Şu resimleri yapanlar yok mu? İste onlar, kiyamet gününde, haydi yaptiginiz resimlere can veriniz, diye azab olunacaklardir.”(Tecrid,XII, 116).

İslamin kuvvetlenip güclenmesiyle tazim ifade etmeyen resimlerin yapilmasina musaade olunmuştur. Nitekim İslam bilginlerinin cogu, manzara resimlerinin, yarim (Mesela belden yukari) insan ve diger ruh taşiyan hayvanlarin resimlerinin yapilmasinda ve kullanilmasinda bir sakinca görmemişlerdir.

Yanliz tam insan ve ruh taşiyan hayvan resimleri hakkinda alimlerden bir kismi, tazim olmaksizin kullanmayi kerahetle caiz görmüş, bir kismi da görmemiştir.

Fotografin durumu nedir? Bu hususta da bazi alimler bunun caiz oldugunu, bir kismi da olmadigini savunmuştur. Caiz görenler, fotograf belirli vasitalarla gölgeyi hapsetmekten ibarettir, yasaklanan resimlerden degildir, cünkü yasaklanan resim, daha önce yapilmamiş bir resmi yapmak, Allah´in yarattigi bir hayvana benzetmeye calişmaktir, halbuki her hangi bir aletle alinan fotografta bu anlam yoktur, derler.

Caiz görmeyenler de resim konusunda oldugu gibi fotograf konusunda da şiddet gösterir ve keraheti üzerinde israr ederler.

Yanliz bunlar da passaport, nüfuz cüzdani, ehliyet gibi zorunlu haller ve şüphelileri tanima dolasiyla cekilen ve tazim niyeti yahut inanci sarsma olmayan resim ve fotograflara ruhsat verirler. (Yusuf el-Kardavi, İslam´da Helal ve Haram, Sf. 128).

İslam inanclarina ve adabina ters düşen her türlü resim haramdir. Kadin resimlerinin ciplak veya yari ciplak cizilmesi, fitne doguracak yerlerinin belirtilmesi, gazete, dergi ve sinemalarla gösterilmesi haramdir.

Bunlari cizen, ceken, yayinlayan, evlerde ve dairelerde bulunduran, onlari görmeye niyetlenen manen sorumludur. Kafir, fasik ve zalimlerin resimleri de ayni hükümdedir.

Bir müslüman, Allah´in varligini inkar eden bir liderin, Hz. Muhammed (s.a.s)´in peygamberligini redd eden bir kimsenin, müslüman oldugunu söyledigi halde, Allah´in indirdiginden başkasiyla hükmeden kişilerin resimlerini asmasi helal degildir.

Namaz kilan bir kimsenin karşisinda resim bulunmamasi gerekir.(Şamilİslam Ansiklopedisi Ct. 5. Sf. 246-247/Heyet)










 

Qasem

Sp Kullanıcı
18 Şub 2017
3,530
527
“Her kim bir canli resmi yaparsa Allah ona o resme can verinceye kadar azab eder. Ressam resmine katiyyen ruh veremez ve edediyen azab olunur.”(Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI, Sf. 533).

“Şu resimleri yapanlar yok mu? İste onlar, kiyamet gününde, haydi yaptiginiz resimlere can veriniz, diye azab olunacaklardir.”(Tecrid,XII, 116).

Ali abim bahsettiğin bu minhvaldeki rivayetler mekki dönemde puta tapıcılığın olduğu ve heykelcilin had sahfada olduğu döneme dayanır. Allah resulü bunun sanaat yönünü değil putçuluk yönünü yasaklıyor.

Resmi resim yapan gölgesi değil nesnenin kendi resminin kağıda yansımasıdır.

Ahmedi Elle çizmek ile, onun resmini çekmek arasında nasıl bir farklılık olabilir sence...

Yanliz bunlar da passaport, nüfuz cüzdani, ehliyet gibi zorunlu haller ve şüphelileri tanima dolasiyla cekilen ve tazim niyeti yahut inanci sarsma olmayan resim ve fotograflara ruhsat verirler. (Yusuf el-Kardavi, İslam´da Helal ve Haram, Sf. 128).

Bu yazısının bir kısmı
Kardavi fetvalarında bunun yanlış.bir fikir olduğunu savunur. Ki kendide resim çektşren biridir.
Fıkıhta temel kural azı haram olanın çoğuda haramdır.
İçki bir damlasıda, bir fıçısıda haramdır...

Şimdi burada ciddi bir.sorun var Ali.abi...

Yukardaki yazına göre bşr kısım islam alimine göre ressamlar cehennemde bir kısmına göre ise cennetteler...
Burada hükmü hangisinşn anlayışına göre vereceğiz... Bu yeniden din inşaa etmek değilde nedir..

Şhatibinin maksadı şeria teoremine göre bu hükümde maksadın ne olduğuna bakmak gerek.
Allah resulü Resim (heykelcilik, putçuluğu) neden yasaklıyor?
Eğer bu dönemde bunlar şirk aracı olacaksa Resim ve tev de haram hükmünde olur...

Maksadı şeria gözetilmeksiİn verilecek hüküm bizi sosyal hayatın ve hakikatın dışına iter...

Mesela Muta nikahı...
Bana göre sapkınlık, ama bir dönem izin verilen bir durum olmuştur...

Mesela Fedek arazisinin durumu. Hakkında ayet açık ve netken Hz ömer o araziyi hazineye katıyor. Ayetin o dönemki hükmü maksadı başkayken süreç içinde bir tekele dönmesi engelleniyor




Sevgi Platformu
 

Qasem

Sp Kullanıcı
18 Şub 2017
3,530
527
[MENTION=121]ALI[/MENTION] ani bu konuda Bir Seminerimiz olmuştu okursan faydalanacağını düşünüyorum inşallah.
Seminerin haberini bayan kardeşlerimiz yapmıştı bizde yayınlamıştık:

Buyrun konuya dair haberimiz ;

'İslam’ın Resim Sanatına Bakışı'
Özgür-Der Bursa şubesinin bayanlara yönelik olarak düzenlemiş olduğu seminerlerin sonuncusu dernek binasında gerçekleştirildi. “İslam’ın Resim Sanatına Bakışı” konulu semineri Ressam Hacer Karaçor sundu.
A+A-

Özgür-Der Bursa şubesinin bayanlara yönelik olarak düzenlemiş olduğu seminerlerin sonuncusu dernek binasında gerçekleştirildi. "İslam'ın Resim Sanatına Bakışı" konulu semineri Ressam Hacer Karaçor sundu.

10 yılı aşkın süredir resim sanatıyla ilgilenen, sergiler düzenleyen Hacer Karaçor, yaptığı portre ve figürler dolayısıyla Müslümanlar tarafından serzenişle karşılandı. Bu sebeple resmin uygulama boyutu ile birlikte fikri boyutuyla da ilgilendi.

Seminerci sunumuna, 'sana'a, bediun, halaka' kavramlarını açıklayarak başladı.

Sana'a: Allah sun sahibidir, bir şey yapmak, gerçekleştirmek ve ona ayniyet kazandırmaktır.

Bediun: Yoktan varetmek, bir ön madde olmadan yaratmaktır sadece Allah'ın yaratısı için kullanılır.

Halaka: Var olana şekil vermek, huluk-ahlak gibi anlamlar da üstlenir. İnsanın eğilimlerinden süzülerek ortaya çıkmasıdır. Yaratma anlamına gelen bu kelimeyi Allah, Maide suresi 110. ayette Hz.İsa için kullanıyor. "…Hani ben sana vahyi ve nimeti yani Tevrat ve İncili talim ettirmiştim! Hani sen benim iznimle çamurdan kuş maketi yapmış (tahluku), ona üflemiş ve o da benim iznimle kuş oluvermişti…" Bu kavram Kur'an'ın farklı yerlerinde de insan için kullanılmıştır fakat kavramlar arasındaki ince ayrımı merak etmeyen insanlar bu kavramı tümden insan için yasaklama yoluna gitmişlerdir.

Karaçor, İslam dünyasındaki bu yasaklama sürecinde Batı dünyasında sanat adına ortaya çıkan akımlara (sürrealizm, dadaizm, kübizm, fovizm) değindi. Bu akımların belli bir süre edebiyat ortamında kendine yer edinip böylece toplumda yankı uyandırdığını, ideolojilerden doğduğunu, sosyal dünyanın batıl bakış açısından meydana geldiklerini ve günümüzde de hala bu akımların tesiri altında kalan insanların sayısının fazlaca olduğunu ifade etti. Görsel sanatları kullanmanın bize büyük bir sorumluluk olarak verildiğini, ancak bu sorumluluğu yerine getirmek bir kenara yasaklarla karşılaştığımızı ve bunu sorgulamadan içselleştirerek korku psikolojisine sokulduğumuzu söyledi.

RESİM VE HEYKELE NASIL HARAM DENİLDİ?

Hıristiyanlıkta ve İslam'da tasvir yasağının hemen hemen aynı döneme rastladığına dikkat çeken Karaçor, şu açıklamaları yaptı: "Bizde yasağa Maide Suresi 90.ayet 'Ey iman edenler! Uyuşturucu, kumar, tapınmak için dikilen taşlar, fal okları, şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtulaşa eresiniz.' delil gösterilerek diğer kısmını da hadis ve fıkıh yorumlarıyla desteklemişlerdir. Bu ayetteki 'ensab' kelimesi dikili taşlar anlamına gelir (resim, heykel olarak algılanmıştır) ancak dikili taşa İbn Kesir'in yorumu, müşriklerin kurbanlarını yanlarında kestikleri taşlar şeklindedir. İlk dönem müfessirlerinden İbn Abbas, Mücahit, Ata, Said b. Cübeyr ve diğerleri 'ensab' kelimesinin eski Arapların üzerinde kurbanlarını kestikleri ve ibadet ettikleri taşlar olduğunu söylemişlerdir. Nefesi, tefsirinde bu taşların pis olmaları tapınmak için dikilmiş olmalarındandır der. Zemahşeri de aynı görüşü paylaşır. Müslüman otoritelerden birkaçı dışında sanatın, resim, heykel, müzik, tiyatro, sinema gibi dallarına asla izin çıkmamıştır. Bu sanat dallarına iyi gözle bakmayanlar arasında Muhammed Kutub ve İranlı düşünür Avani de vardır."

Hıristiyanlıkta ikona kırıcılığı (put kırıcılığı) III. Leo ile başlamıştır böylece kilise, doğu ve batı diye ikiye ayrılmıştır. Bunda resim ve heykelin etkisi büyüktür. III.Leo böylece resim ve heykellerde kendi otoritesini sarsacak konuları ortadan kaldırarak kendinden önceki tarihi yıkıp yerine kendisiyle başlayan bir tarih yaratmak istiyordu. Put kırıcılığını samimi duygularla değil, sözde putperestliği önlemek adına kendi otoritesini güçlendiriyordu.

Seminerci, resmin ilk kullanılan dil olduğunu resim, heykel, figür, müzik vb. sanat dallarının insanlık tarihiyle başladığını dolayısıyla Hz. Peygamberin (a.s) de kendi döneminde böyle bir kültürle karşılaştığını fakat o dönemde resim ve heykelin çığırından çıktığını ve İlah konumuna getirildiğini söyledi. Ancak Peygamberin bu sanat dallarıyla değil o dönemdeki putu ilahlaştırma zihniyetiyle savaştığına dikkat çekti. Örnek olarak da Mekke'nin fethinden sonra Kabe'yi putlardan temizlerken Peygamberin, Hz. Meryem ve kucağında oğlu Hz. İsa bulunan bir resmi iki eliyle kapatarak 'bunu bırakın,diğerlerini silin ve yıkın' dediğini, bu resmin de Hicret'in 63. yılında çıkan yangına kadar kaldığını ifade etti. Bu resmin Peygamber'in ölümünden 51 yıl sonra yok olduğunu ve o zamana kadar sahabeler tarafından korunduğunu anlattı. Başka bir örnek olarak da Hz. Peygamber'in aslan figüründen oluşan bir yüzüğü olduğuna ve bunun Hz. Ömer'e intikal ettiğine, Sad b. Vakkas'ın Kadisiye zaferinden sonra at ve insan resimleriyle dolu olan Kisra Sarayı'nda bu zafere şükür için namaz kıldığına ve bunlara asla dokunmadığına değinerek günümüzde bu rivayetlerin neden dile getirilmediğine, hurafe niteliğindeki rivayetler kadar bile duyulmadığına dikkat çekti.

Emevi, Abbasi gibi devletlerin sanata bakış açısına değinerek şöyle dedi :

"Emevi devleti kurulduktan sonra Emeviler sanata yakın bir politika izlediler, birçok eser üretip buna fırsat tanıdılar. Özellikle şiir dalında Emevileri ve onların devlet politikalarını öven şairler baş tacı idi, mimaride de oldukça cömert idiler, altın ve gümüş kaplamaları olan saraylar yaptırıyorlardı. O dönemde Bizans'ın III.Leo'su ikona kırıcılığına hız vermişti böylece Bizans'tan kaçan ressam ve heykeltıraşlar Emevi hükümetine sığınmış ve sanatlarını burada sürdürmüşlerdi. İnsanlar kafalarının içindeki putları resmeder hale gelmişlerdi çünkü doğru yoldan sapmışlardı. Yaptıklarını da meşru göstermek için bol bol hadis rivayet ediyorlardı. Bizans'tan kaçan sanatçılar, kendi çarpık düşünce ikliminden esinlenerek eserler ortaya koymuşlardır. Özellikle 'Kasrül-Hayrül Garbi' sarayının cephesindeki sol eliyle güvercin tutan Venüs (yani aşk ilahesi) büstü dikkat çekicidir. Gördüğümüz gibi Emevi devletinde hak ve batıl birbirine karışmıştır. Maksatları sanatı kullanarak insanlığa hizmet etmek değil, hanedanlıklarını kuvvetlendirmekti.

Abbasiler ise Emevilerin uyguladığı bu politikaya karşın resim ve heykel kanalıyla gidilen aşırılıkların zihniyeti ile değil görselliğiyle uğraştı. Fıkhı yeniden yorumlatıp resim ve heykele devlet yasağı getirdi. Görselliği ortadan kaldırarak zihinlere önem vermiyordu ve Abbasiler zihinleri onaracak basirete de sahip değildi. Dini koruma adına yeniden yorumlatılan fıkıh ilmi Peygamberin ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra yasal geçerlilik kazanmıştır. Aynı şekilde dört resmi incilin yasal geçerliliği de İsa'(as.) dan yaklaşık 200 yıl sonra gerçekleşmiştir. Her iki imparatorluk da bu kurumu oluştururken zora başvurmuştur. Bizans'ta bu oluşum gerçekleşirken birçok din adamı ve bilgini hayatını kaybetmiştir. Abbasiler'de de aynı yol izlenmiştir, Ebu Hanife'ye Abbasi zindanlarında kırbaçlanarak işkence yapılmıştır."

Karaçor, İslam dünyasının sanata sahip çıkmadığını, günümüzde sanatın önemli ölçüde hala yabancıların elinde olduğunu, batının resim, heykel, tiyatro, sinema, opera, tv filmi, özellikle çizgi film gibi alanlarda kendi otoritelerini devam ettirerek bunları hoyratça kullandıklarını söyledi. Ayrıca batıl düşüncenin gecesini gündüzüne katarak ustaca formüller ürettiğini, İslam ülkelerini sömürüsü altına aldığını, sömürü altında olan halkın ise kadercilik inançları ile yıllardır öylece oturup kaldığını ifade etti. Allah'ın bizim için murad ettiği hayatın bu olmadığına, Kur'an'da sayısız yerde akletmemiz istendiğine değindi.

Resim ve heykele bir türlü cevaz vermeyen İslam alimlerinin, derinliksiz ve gölgesiz yapılmış olması ve canlılık hissi uyandırmıyor olması sebebiyle minyatürü, İslam sanatı olarak takdim ettiklerini, halbuki minyatürün Bizans kaynaklı olduğunu söyledi. Minyatürün doğuşunda Müslümanların bir payı olmadığına zaten böyle bir şeye cesaret edemeyeceklerine ve bu sanatı sonradan sahiplendiklerine dikkat çekti. Müzikte de aynı yasakçı zihniyetin devam ettiğini, türküyü haram, kaside ve ilahiyi helal kıldıklarını söyledi.

Bu yasaklar dolayısıyla İslam dünyasının çok şey kaybettiğini, görsel sanatlarla çok güzel şeyler yapılabileceğini ancak bu konuda çok geç kalındığını vurguladı. Allah'ın bize silahlarınızla silahlanın demesinden kastın kalaşnikofları kuşanmak olmadığını ifade ederek tv kültürünün çocuklarımızın dünyasındaki etki ve önemini küçümsemememiz gerektiğine değindi. Bizi bugün tarihte uydurulmuş birkaç hadisten başka bir şeyin engellemediğine dikkat çekerek günümüzün gençlerinin muhakkak sinema ve tiyatro alanında bulunması gerektiğine inandığını söyleyerek şu sözü ile seminerine son verdi:

"Yapılan her iş sahibini Allah'a karşı sorumlu tutar."

Haber: Melike Turan – Sara Işıklar / Haksöz

Sevgi Platformu
 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,681
Ali abim bahsettiğin bu minhvaldeki rivayetler mekki dönemde puta tapıcılığın olduğu ve heykelcilin had sahfada olduğu döneme dayanır. Allah resulü bunun sanaat yönünü değil putçuluk yönünü yasaklıyor.
@asem abim yani ne diyorsun ve sunu mu anlayim bu gibi hadis-i serifler o zaman demis ve o zaman icin gecerli ve bunlarin sinirida bundan ibaret mi olur diyorsun.

Bu yazin moderen ve bir baska ifade ile reformcuyu bizimde aklimiza getirdi bunuda diyeyim.


Sen de bu konuya tek yönlü bakmissin ve o hadis-i serifler ve buna dair var olan haberlerde suanda hepsi birer havada kaldi.

Yani senin bu sözünden ali olarak tek sunu anladim sayet dogru ise diyorsun ki bu konuda putculugu tek yasakliyor ve putculuk da yok ise bir acidan da serbest olmus gibi de sana göre bir mana cikiyor.

Suanda yazmis oldugundaki yazida tek bir seyi sinirlamis diye bahis etmeye calismissin ve oysaki bu o vakia degil ve bir misal olarak islam bir seyi yasaklarken ona dair ve ayni zamanda o konudaki distaki kapilari ve haricteki o yandaki delikleride kapatir neden disaridan aleyhde o zararli ve kötü yada yaramaz ne var ise icerigip sizmasin diye.






 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,681
Şimdi burada ciddi bir.sorun var Ali abi.Yukardaki yazına göre bşr kısım islam alimine göre ressamlar cehennemde bir kısmına göre ise cennetteler.Burada hükmü hangisinşn anlayışına göre vereceğiz.
Simdi bu yazmis oldugun yazida @asem abi alttaki kisim icin bir bilgim yok ve ne okudum ve nede duydum yani bizim de bilmedigimiz cinsten mevzu olur.

Bizim de tek okuyup ve ögrenip bilmis oldugumuz onlarin birer cehennemlik olduklari olur. Ve burda iki ayri görüste olsa senin o demenle o ulema arasinda bizim delil alip verecegimizde bundan bir ibaret olur.

Ne o hem resim yapip suret cizip ve ayni zamanda birde bunlara mükafat mi var hayret ettim dogrusu.
 

Qasem

Sp Kullanıcı
18 Şub 2017
3,530
527
Ali abi konulara kendi ön yargılarınla bakıyorsun. Bu yüzdende senin düşüncene aykırı hiç bir şeyi görmekte istemiyorsun... Oysa hakikat çok farklı islam tarihine bakacak olursak Mekke'nin fethinden sonra Kabe'yi putlardan temizlerken Peygamber, Hz. Meryem ve kucağında oğlu Hz. İsa bulunan bir resmi iki eliyle kapatarak 'bunu bırakın,diğerlerini silin ve yıkın' demiştir. bu resmin de Hicret'in 63. yılında çıkan yangına kadar kalmıştır.. Bu resmin Peygamber'in ölümünden 51 yıl sonra yok olmuştur. ve o zamana kadar sahabeler tarafından korunmuştur. Başka bir örnek olarak ise şunu söylemekmgerek ; Hz. Peygamber'in aslan figüründen oluşan bir yüzüğü olduğuna ve bunun Hz. Ömer'e intikal ettiğine, Sad b. Vakkas'ın Kadisiye zaferinden sonra at ve insan resimleriyle dolu olan Kisra Sarayı'nda bu zafere şükür için namaz kıldığına ve bunlara asla dokunmadığına değinerek günümüzde bu rivayetlerin neden dile getirilmediğine, hurafe niteliğindeki rivayetler kadar bile duyulmadığına dikkat çekelim...

Yani ben ilk dediğimi yine aynen diyorum.. bu anlamda yazarada katılıyorum. Emevi saltanatı kendi.saltanatını güçlendirmek için yığınla hafis uydurdu ve Maidede geçen dikili taşlarıda resim olarak yorumlatıp bu minhvalde rivayetlet uydurdu...

Bir yasak koysaydı peygamber kabede bunu Hz Meryem figürünede yapardı...

Abi sana bu konuda katılmıyorum. Fazlada zorlamaya gerek yok.
Senin ulema dediklerinden ziyade b3n bu konuda Tabiin alimlerinden Mücahid iktime alkame ve cğrcaniye katılıyorum...

Sevgi Platformu
 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,681
Eline saglik tesekkür ederim @asem kardes vermis oldugun bu bilgi icin de sorun degil katilip ve katilmamanda.
 

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
61K