Sabredenle Şükredenin Hikayesi..

GüLBeYaZ

Ehl-i sünnet
Sp Kullanıcı
21 Ağu 2017
2,433
8,008
Sabredenle Şükredenin Hikayesi...

Medinenin kadınları hem güleryüzlü, hem de güzeldirler. Ancak Hifa Hatun başka güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek kardeşi olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister. Onu ciddi ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler.

Hifa Hatunun methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın hekimleri, tüccarları, vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece ALLAHın rızasını diler.

Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer Kimi cevahirler döker Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı?

Hifa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin huzuruna çıkıp Ey ALLAHın Resûlü der, bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene. Doğrusu o, Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) gündüzleri oruç
tut ya da geceleri namaz kıl gibi bir tavsiyede bulunacağını sanır ama Server-i Kâinat Önce evlenmen lâzım buyururlar zira bununla dininin
yarısını emniyete alırsın! Hifa, büyük bir teslimiyetle boynunu büker ve siz kimi münasip görürseniz ben ona razıyım der.

Mâlum, o sıradan bir hanım değildir ve onu nikahına alacak erkeğin de özel olması gerekir. Lâkin Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne kimseye
ümid verir, ne de kimsenin ümidini kırar. Her zamanki gibi basit ve pratik bir çare bulur yarın sabah mescide ilk gelenle evlen buyururlar. Bu
teklifi herkesin hoşuna gider, talipler erken kalkmak için tedbirler düşünür, kendilerince hazırlık yaparlar.

Bu haberi elbette Hazret-i Suheyb de duyar ama dikkate almaz. Zira o fakir ve kimsesiz biridir. Evi yurdu yoktur ve karnını zor doyurur. Kah ağaç
altlarına uzanır, kâh mescid gölgelerine kıvrılır. Uzun boyuna rağmen o kadar zayıftır ki, rüzgar sert esse ayaklarını yerden kaldırır.

Ama bakın şu işe ki o gece ALLAHü teâlâ bütün sahabelere derin bir uyku verir, Hifa Hatunun talipleri gözlerine çöken ağırlığa yenilirler.
Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) her zamanki gibi imsak sökerken mescide gelir ve büyük bir merakla talihli sahabeyi bekler.

Nitekim mescidin eşiğinde bir gölge uzar ve Süheyb içeri girer. Resulullah Efendimiz namazdan sonra Hifa Hatunu çağırtıp neticeyi bildirir.
Hazret-i Hifa büyük bir teslimiyetle kabul eder.

Efendimiz güzel bir hutbe okur ve nikah akidlerini yaparlar. Sonra şanslı sahabeye döner Ey Süheyb buyururlar, şimdi hanımına bir hediye al ve tut
elinden evine götür.Suheyb Radıyallahu anh ellerini çaresizlikle iki yana açar. İyi ama diye mırıldanır, benim ne bir dirhem gümüşüm, ne de sığınacak evim var.

Hifa Hatun kocasının boynunu büktürmez, ona içinde on bin dirhem gümüş olan süslü bir heybe gönderir ve filanca yerdeki köşkümü sana hediye ettim der.
Alemlerin Efendisi çok hislenir onlara hayır dualar ederler.

Süheyb o gün Medine sokaklarında dolanır durur, akşama doğru utana sıkıla konağa sokulur. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan ya bir, ya iki
hurma alır ve Ya Hifa der, biliyorum sen benim için bulunmaz bir nimetsin, ben ise senin için sadece mihnetim. Ben şükretsem gerek, sen
sabretsen gerek. İster misin şu geceyi taat ve ibadetle geçirelim zira Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) Cennette yüksek bir çardak vardır.
Orada yalnız şükredenlerle sabredenler otururlar. buyurdular.

Ve öyle de yaparlar. Seccadelerini gözyaşları ile ıslatır, kalplerini zikr ile aydınlatırlar. Cebrail Aleyhisselam olup biteni Resulullah Efendimize
anlatır ve onları ALLAHü teâlânın cenneti ve cemaliyle müjdeler.

Ertesi sabah, namazdan sonra Efendimiz Suheybi yanlarına oturtur Ey Süheyb buyururlar geceki halini sen mi anlatırsın ben mi anlatayım? Süheyb gözlerini kucağına indirir, zor duyulan bir sesle ALLAHın Resulü en iyisini bilir cevabını verir.

Efendimiz onlara ne mutlu size gibilerinden bakar, İkiniz de cennetliksiniz buyururlar, ve ALLAHü teâlâyı göreceksiniz! Süheyb derhal secdeye kapanır ve Ya Rabbi! diye yalvarır, o ki beni mağfiret ettin, günahlara bulaşmadan canımı al!

ALLAHü teâlâ bu yanık duayı kabul eder, Suheyb, secdede kalakalır. Mescidde bulunanlar ağlamaklı olurlar. Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve
sellem) Size daha şaşılacak bir şey söyliyeyim mi? Şu anda Hifa Hatun da ruhunu Hakka teslim etti buyururlar.

Namazlarını, yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız o yüce Server kıldırır. İkisini yan yana toprağa bırakırlar. Baş uçlarına küçük bir tahta çakar.
Birine Şükredenlerden Suheyb yazarlar, öbürüne Sabredenlerden Hifa!
Ruhlarına El-Fatiha...
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: SiyahSancaktaR

Son mesajlar