Susuyorum

Mehlikâ

Dil châhta hâi
Sp Kullanıcı
27 Mar 2020
602
2,990
Susuyorum
Sustukça
Biraz daha tükeniyorum
ve tüketiyorum zamanı
Dalgın gözlerim
Ufkun derinliklerine dalarken usul usul
Girdabın içinde kayboluyor çocukluğum
Göğsüme saplanan hançer
Kan atmazken
Nasıl oluyor da bu denli kanatıyor anlayamıyorum
Ne şarkıların tadı kaldı
Ne de yüreğime dokunan bir şiir var artık
Hangi harfe dokunmak istesem
Bıçak kesiği olup sancıtıyor sol yanımı
Mişlerle çalınan bir ömrün
Miş gibi gülmeleri de yakışmaz oldu sararan göğsüme
Bir izmarit gibi tüterken göz perdemin derinliğinden sancılar
Kül olup savruluyor bilinmeze kalan hayatım
Yürüdüğüm caddeler yabancı
Islandığım yağmurlar tanıdık değil
Ne göğün yamacına ilişebiliyorum
Ne de yer yüzünde bir yer edinmek istiyorum
Düşünüyorum da geçen zamanı
Hep benden vermişim
Benden uzaklaşıp
Beni yermişim
Ben bana el iken
benden başkasına hep el' verip yürek sermişim
Oysa
Çok şey istememiştim hayattan
Çok şey beklememiştim insanlardan
Tek bir şey istemiş
Tek bir şey için
kendi ellerimle kendimi katletmişim
Ne çok tükenmiş
Ne çok sus beslemişim yılların avuçlarında
Biriktirdiğim güller taş olup batınca göğsüme öğrendim
Avuçlarımı sürüp yüzüme susmayı denedim
Susuyorum
Sustukça
Biraz daha öğreniyorum her şeyin boş olduğunu
Avunmalık bir şeyler bulmalıyım biliyorum
Biliyorum ve biraz daha
susuyorum
Kendime bir ev çizdim bu suskunlukta
İçinde insanların olmadığı
Kötülüklerin barınmadığı
Çocuklarla süslenmiş
Çiçeklerle renklenmiş küçücük bir ev
Her şeyden ve herkesten uzak
Ömrün kalan zamanında ruhumu arındırmalıyım gereksiz kalabalıklardan
Dokunmadan kimseye
Dokundurmadan sahteliklerle
Sahte olsa da
çizdiğim evde
suskunluğumla konuşmalıyım sessizce
Ne yazık
Bir bir siliniyor yüzümden
Mavinin güzelliği
Ay kırı'ğı bir hasretle kararan gecem
Sığınak olurken korkularıma
Ben yine de soyunamıyorum bu çalkantılı ağrıdan
Gebe kadınlar gibi kıvranıyor gecem
Ha doğdu ha doğacak değil
Ha öldü ha ölecek bir sessizlikte umut
Unut diyorum sonra
ve sür atını beyaz bulutların arasına
hiç doğmamış gibi
hiç olmamış gibi bunca olmazlar
Alacaklıydım oysa
Alacasında kaybolmadan
iliğime kadar işleyen yalnızlığın
Yalnızlıkla hemhâl olsam da
Yalnız bırakılmayacak kadar ben de insandım
Hüsran oldu attığım her adım
Hüsrana uğradım
Hüsrana uğramış olsam da
Sensin tek yâd'ım
Feryadım
Figânım
Yürek avazım
Susuyorum
Sustukça
Biraz daha yaklaşıyorum cennet kokuna
Toprakla haşr oluyor benliğim
Hasret usul usul kayıyor parmak uçlarından gecemin
Ben sus oluyorum
Sen su olup doluyorsun kör kuyularıma
Ben sus oluyorum
Sen gök olup ışık saçıyorsun karanlığıma
Ben sus oluyorum
Sen güneş olup ısıtıyorsun buz tutmuş g'özlerimi
Ben sus oluyorum
Sen doğuruyorsun ölüm denen hakikati
Susuyorum
Sessizce ölüyorum
(Sen susları taçlandırdıkça)
.
.
.
Seda Turan/Mehlikâ

20.05.2021





 

Son mesajlar