Hırsızlık eden erkek ve kadının yaptıklarına karşılık bir ceza, Allahtan bir ibret olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir. Kim bu haksız davranışından sonra tövbe eder ve halini düzeltirse bilsin ki Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir. Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyeti Allaha aittir. O, dilediğine azap eder, dilediğini de bağışlar. Allah her şeye kadirdir.
(Maide Suresi, 5/38-40)
Resulüllah Efendimizin, Allahın hükmünün uygulanması konusunda hiçbir şekilde tavizi yoktu. Bu konuda (Allahın hükmünün uygulanmaması için) aracılık edenlere hiddetlenirdi. Bu cürmü Kızı bile yapsa hükmün değişmeyeceğini ifade buyururlardı.
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri çok üzmüştü. Onlar:
Bu konuyu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kim konuşabilir, diye kendi aralarında müzakere ettiler. Bazıları:
Buna Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sevgilisi Üsâme İbni Zeydden başka kimse cesaret edemez, dediler. Üsâme, onların istekleri doğrultusunda Resûlullah ile konuştu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Üsâmeye:
Allahın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun? diye sordu; sonra ayağa kalktı ve halka şöyle hitap etti:
Sizden önceki milletler şu sebeple yok olup gittiler: Aralarından soylu, mevki ve makam sahibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezalandırırlardı. Allaha yemin ederim ki, Muhammedin kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim.
Buhârî, Enbiyâ 54, Megâzî 53, Hudûd 11, 12; Müslim, Hudûd 8, 9. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 4; Tirmizî, Hudûd 6; Nesâî, Sârik 6; İbni Mâce, Hudûd 6
Buhârînin bir rivayeti şöyledir: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüzü renkten renge girdi ve:
Allahın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun? buyurdu. Bunun üzerine Üsâme:
Allahtan benim bağışlanmamı dile yâ Resûlallah, dedi. Hadisin ravisi (Urve) der ki:
Sonra bu kadının elinin kesilmesi için emir verdi ve onun eli kesildi.
Buhârî, Megâzî 53
(Maide Suresi, 5/38-40)
Resulüllah Efendimizin, Allahın hükmünün uygulanması konusunda hiçbir şekilde tavizi yoktu. Bu konuda (Allahın hükmünün uygulanmaması için) aracılık edenlere hiddetlenirdi. Bu cürmü Kızı bile yapsa hükmün değişmeyeceğini ifade buyururlardı.
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri çok üzmüştü. Onlar:
Bu konuyu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kim konuşabilir, diye kendi aralarında müzakere ettiler. Bazıları:
Buna Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sevgilisi Üsâme İbni Zeydden başka kimse cesaret edemez, dediler. Üsâme, onların istekleri doğrultusunda Resûlullah ile konuştu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Üsâmeye:
Allahın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun? diye sordu; sonra ayağa kalktı ve halka şöyle hitap etti:
Sizden önceki milletler şu sebeple yok olup gittiler: Aralarından soylu, mevki ve makam sahibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezalandırırlardı. Allaha yemin ederim ki, Muhammedin kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim.
Buhârî, Enbiyâ 54, Megâzî 53, Hudûd 11, 12; Müslim, Hudûd 8, 9. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Hudûd 4; Tirmizî, Hudûd 6; Nesâî, Sârik 6; İbni Mâce, Hudûd 6
Buhârînin bir rivayeti şöyledir: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüzü renkten renge girdi ve:
Allahın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun? buyurdu. Bunun üzerine Üsâme:
Allahtan benim bağışlanmamı dile yâ Resûlallah, dedi. Hadisin ravisi (Urve) der ki:
Sonra bu kadının elinin kesilmesi için emir verdi ve onun eli kesildi.
Buhârî, Megâzî 53