Şiirlerle Menkıbeler_Efendimiz - HENDEK GAZASI

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Savaş şiddetlenmişti

İkinci günü dahi, mücadele ve kıtal,

Geç saatlere kadar, devam etti bu minval.

Fırsat bulamadılar Eshap namaz kılmaya.
Gelip arz eylediler, Resul-i kibriyaya.

O da, üzüntü ile buyurdu ki: (Vallahi,
Savaşın şiddetinden, kılamadım ben dahi.)

Nihayet yatsı vakti, bir saldırı yaptılar.
O müşrik sürüsünü, bir anda dağıttılar.

Müşrikler de, bu cenkte, yorulmuşlardı gayet.
Gece, çadırlarına çekildiler nihayet.

Geldi mücahidler de, çadırına Resulün.
Ve lakin kendisini gördüler gayet üzgün.

Hatta beddua etmek, pek adeti değilken,
Kâfirlere, beddua eyledi kederinden.

Buyurdu: (Uğraştırıp, nasıl ki bizi onlar,
Namaz kıldırmadıysa gün batıncaya kadar,

Allahü teâlâ da, onların evlerine,
Doldursun ateşleri, hem de kabirlerine.)

Sonra öğle, ikindi ve yatsı namazını,
Kıldı Eshabı ile birlikte kazasını.

Müşriklerin gayesi, şu idi ki o zaman:
İslamı, tamamiyle kaldırsınlar ortadan.

Lakin müslümanları, gündüz mağlub etmenin,
Mümkün olmadığını anlayınca pek kesin,

Savaş taktiklerini değiştirip hemence,
Baskın düzenlemeye başladılar her gece.

Ve bu kararlarını tatbike başladılar.
Beni Kureyza ile, bu babta anlaştılar.

Değişik saatlerde ve değişik yerlerden,
Hücum ediyorlardı durmadan, dinlenmeden.

Başta Peygamberimiz ve Eshabı, aç susuz,
Müdafa yaparlardı, hem yorgun ve uykusuz.

Günlerce devam etti bu şiddetli müdafa.
Tek düşman geçemedi hendekten bu tarafa.

Lakin bu cenk, önceki savaşlara nisbeten,
Daha çok korkulu ve sıkıntılıydı hepten.

Şiddetli kış ve soğuk, uykusuzluk ve açlık,
Buna, Eshabın gücü yetmiyordu hiç artık.

Günlerdir çarpışmakta olan müşriklerde de,
Yiyecek sıkıntısı başladı son günlerde.

Yiyecek bulamayan bir çok at ve develer,
Ölmeye başlamıştı, açlıktan birer birer.

Bunu gören müşrikler, o Beni Kureyza’ya,
Birini gönderdiler biraz erzak almaya.

Beni Kureyza denen, o hain yahudiler,
Küffarın talebini derhal kabul ettiler.

Hemence arpa, buğday ve ayrıca sap, saman,
Develere yükleyip gönderdiler o zaman.

Müşrikler dönüyorken yirmi yük erzak ile,
Birden karşılaştılar bir gurup Eshap ile.

Sahabiler, bunlara saldırıp hepsi birden,
Bu yirmi yük erzakı aldılar ellerinden.

Müşrikler, canlarını zor kurtardı kaçarak.
Mücahidler, yirmi yük bu erzakı alarak,

Gelip teslim ettiler Resul-i müctebaya.
Böylece kavuştular, çok sena ve duaya.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Aralarına tefrika sok

Bir ay devam etmişti, bu şiddetli çarpışma.

Mücahidler bu cenkte, çok yorulmuştu ama.

O Server, onlar için secdeye kapanarak,
Şöyle dua ederdi Allah’a yalvararak:

(Ey darda kalmışların imdadına yetişen!
Ve ey çaresizlerin duasını işiten!

Ey Rabbim, halimizi görüyorsun muhakkak.
Bizi, bu sıkıntıdan sen kurtarırsın ancak.

Küffarın arasına tefrika düşürüver.
Şu kâfirlere karşı, eyle bizi muzaffer.)

Allah’ın Sevgilisi, son günlerde ve sık sık,
Bu şekilde dualar ediyordu hep artık.

O günlerde, küffardan (Nuaym bin Mes'ud) diye,
Birisi, iman edip kavuştu hidayete.

Resulün huzuruna geldi hemen o zaman.
Dedi: (İslamiyet’e eyledim ben de iman.

Müslüman olduğumu bilmiyor ama kavmim.
Bana ne emredersen, onu yapabilirim.)

Buyurdu ki: (Küffarın arasına gir de sen,
Onları, birbirine düşür yapabilirsen.)

Dedi: (Ya Resulallah, yaparım bunu, fakat,
Her şeyi konuşmama, var mıdır izin, ruhsat?)

Buyurdu: (Harp hiyledir, söyle istediğini.
Yeter ki, boz ve dağıt küffarın birliğini.)

Nuaym, Resulullahtan izin aldı böylece.
Ve Beni Kureyza’ya gidiverdi ilk önce.

Dedi: (Kureyşlilere, siz yardım yaparsınız.
Ve lakin bu hususta, var mı teminatınız?

Zira mağlub olursa Kureyşliler eğer ki,
Sizi yalnız bırakıp, kaçarlar elbette ki.

Siz yalnız kalınca da, müslümanlar gelerek,
Hepinizi, burada öldürürler tek be tek.

Bunun için onlardan, rehine almadan siz,
Asla müslümanlarla savaşa girmeyiniz.

Yanınızda oldukça ama o rehineler,
Onları bırakıp da, bir yere gidemezler.)

Nuaym, kalkıp Kureyş’e gidiverdi oradan.
Dedi: (Beni Kureyza, vaz geçti ittifaktan.

Onlar, müslümanlarla anlaşmışlar gizlice.
Hatta sizden, rehine istiyorlar bir nice.

Derler ki, kureyşliler mağlub olursa eğer,
Bizi yalnız bırakır ve Mekke’ye dönerler.

Biz de yalnız kalınca, müslümanlar gelerek,
Hepimizi, burada öldürürler tek be tek.

Bize, yetmiş rehine verirlerse eğer ki,
Biz onlara yardımcı olabiliriz belki.

Sizden alacakları o rehineleri de,
Muhammed’e vererek diyecekler ki bir de:

Sen bunları al öldür, seninle anlaşalım.
Kureyşlilere karşı, birlikte savaşalım.

Buna karşı sen dahi, Nadiroğullarını,
Affederek bağışla onlara yurtlarını.

İşte, Beni Kureyza bu niyet ile, yarın,
Rehine isteyecek, vermeyin siz de sakın.)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Cibril müjde getirdi

Nuaym, yahudilere ve Kureyş’e giderek,

Araya bir tefrika soktu yalan diyerek.

Zira Resulullahtan almıştı şöyle izin:
(Harp hiyledir, bu yüzden herşey diyebilirsin.)

İlk Beni Kureyza’ya gitti ve dedi ki: (Siz,
Niçin Kureyşlilerden rehin istemezsiniz?

Zira onlar, bu harpten mağlub çıkarsa eğer,
Sizi yalnız bırakıp, hep Mekke’ye giderler.

Sizin ise, yeriniz yakın müslümanlara.
Gelir ve öldürürler sizleri harpten sonra.)

Yahudiler, Nuaym’ın sözünü dinleyince,
Hak verip, teşekkürler ettiler ona nice.

Nuaym ise, oradan Kureyş’e gitti hemen.
Dedi: (Beni Kureyza, rehine ister sizden.

Onları, Muhammed’e teslim edeceklermiş.
Muhammed de onlara, bazı şeyler söz vermiş.

Yani Beni Kureyza sizlerden ayrılmışlar.
Gidip müslümanlarla anlaşmaya varmışlar.

Rehine isterlerse sizlerden bugün yarın,
Sözlerine inanıp, vermeyin aman sakın!)

Kureyşliler dinleyip, eylediler çok hayret.
Teşekkür eylediler kendisine begayet.

Ertesi gün, Kureyş’in komutanı, bu kere,
Şöyle haber gönderdi işbu yahudilere:

(Zorlaştı bizim için, artık burada durmak.
Zira hayvanlarımız ölüyor aç olarak.

Siz ve biz, bir hazırlık yapalım da bu gece,
Kuvvetli bir hücuma geçelim beraberce.)

Lakin Beni kureyza, dediler ki cevaben:
(Biz Cumartesi günü çatışmayız esasen.

Birlikte savaşmamız için de yine bizzat,
Rehin vermelisiniz bizlere bir çok zevat.

Zira siz, bu savaşta mağlub olur iseniz,
Bizi yalnız bırakıp, geriye gidersiniz.

Rehin bırakırsanız bir kısım insanları,
O zaman gitmezsiniz, bırakıp da onları.)

Kureyş komutanına ulaşınca bu haber,
Düşündü ki: Nuaym'ın doğruymuş sözü meğer.

Ve haber gönderdi ki onlara çok kızarak:
(Size, tek adam bile vermem rehin olarak.

Yarın harp ederseniz yanımızda, ne a’la,
Yoksa biz döneceğiz, kalmayız daha fazla.)

Kureyş’ten bu haberi alınca yahudiler,
(Nuaym'ın o sözleri doğru imiş) dediler.

Ve gelen haberciye dediler ki: (Söyle git.
Anlaşamayacağız sizinle hiçbir vakit.)

Böylece korku düştü kâfirlerin kalbine.
O zaman geldi Cibril Allahın Habibine.

Bir müjde getirdi ve dedi: (Ya Resulallah!
Kasırga gönderecek küffara cenab-ı Hak.)

O Server çok sevinip, diz üstü oturarak,
Mübarek ellerini ileri uzatarak,

Dedi ki: (Ya ilahi, Eshabıma ve bana,
Acıdın, bunun için hamdediyorum sana.)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Kasırga başladı

O gece, ortalığı çok müthiş bir karanlık,

Bastırdı ki, göz gözü göremiyordu artık.

Ve bir rüzgar esti ki, çok şiddetli ve ani,
Bunu, şöyle anlatır Huzeyfe-i Yemani:

Bir karanlık bastı ki o gece bir aralık,
Bir gece görmemiştim ondan daha karanlık.

Ve gök gürültüsünü andıran bir ses ile,
Çok şiddetli bir rüzgar başlamıştı esmeye.

Biz, şiddetli açlık ve soğuktan titriyorduk.
Bulunduğumuz yerde, büzülmüş bekliyorduk.

O zaman Resulullah, Eshabına hitaben,
Buyurdu: (Kim küffarın yanına varıp hemen,

Onların ahvalini inceleyip de bir bir,
Yanlarından ayrılıp, bana haber getirir?

Ben de, o kimse için istiyeyim ki hemen,
Arkadaş olsun bana, Cennette ebediyen.)

Çok şiddetli açlık ve soğuktan bizde fakat,
Ayağa kalkmak için, yok idi güç ve takat.

O Server, karanlıkta yaklaştı bize o an.
Büzülmüş otururdum yerimde ben o zaman.

Eli ile dokunup, buyurdu ki: (Sen kimsin?)
Dedim: (Ya Resulallah, Huzeyfe'yim, emredin!)

Buyurdu ki: (Kâfirler ne yapıyor, git de bak.
Lakin atma onlara ne bir ok, ne de mızrak.

Onların hallerinden, bana bir haber getir.
Soğuktan ve sıcaktan olmazsın müteessir.)

Resulün himmetiyle, titreme gitti benden.
Bir kuvvet geldi bana, fırlayıp kalktım hemen.

Ve müşriklere doğru, başladım yürümeye.
Ne üşüme var idi ve ne de bir titreme.

Müşrik karargahına vasıl oldum nihayet.
Bir rüzgar eserdi ki, şiddetliydi begayet.

İleri gelenleri, oturmuşlar Kureyş'in,
Isınırlardı o an, yanında bir ateşin,

Onların arasında, gördüm ki, Ebu Süfyan,
Derdi ki: (Hemen çekip gitmeliyiz buradan.)

Düşündüm ki: Şunu bir, öldürsem bir an önce.
Bir ok alıp, yayıma yerleştirdim hemence.

Lakin Resulullahın emrini hatırladım.
Oku yerine koyup, yürüdüm bir kaç adım.

Beni tanımadılar, karanlıktı haliyle.
Varıp, ateş yanında oturdum onlar ile.

Öyle çok şiddet ile esiyordu ki rüzgar,
Çivileri sökülüp, yıkılırdı çadırlar.

Hatta kap kacakları, yere devriliyordu.
Ve kum fırtınasından, göz gözü görmüyordu.

Bir ara Ebu Süfyan dedi ki: (Dikkat edin!
Casusu gelebilir buraya Muhammed'in.

Herkes, yanındakine dikkat etsin!) deyince,
Anladım ki, o benden şüphelendi iyice.

Daha önce davranıp, ben yanımdakilere,
Kimler olduklarını sual ettim ilk kere.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Kâfirler yine kaçtılar


Huzeyfe-i Yemani diyor ki: Ben o gece,

Düşmanların yanına sokulmuştum gizlice.

Zira Peygamberimiz göndermişti ki beni,
Öğrenip bildireyim, küffarın hallerini.

Öyle sert bir fırtına esiyordu ki o an,
Çadırları sökülüp, devrilirdi rüzgardan.

Yaktıkları ateşler, anında sönüyordu.
Ve savrulan kumlardan, göz gözü görmüyordu.

Bir ara Ebu Süfyan, dedi: (Ey Kureyşliler!
Bu yerden gitmeliyiz artık birer ikişer.

Şu esen fırtınayı görüyorsunuz zira.
Hayvanlarımız bile, başladı kırılmaya.

İşte, ben gidiyorum!) diyerek sonra hemen,
Devesiyle, süratle uzaklaştı o yerden.

Müşrik ordusu dahi, toparlanıp nihayet,
Mekke yönüne doğru, eylediler hareket.

Müşrikler, kaçar gibi, süratle gidiyordu.
Arkadan, üstlerine kum çakıl yağıyordu.

Huzeyfe-i Yemani diyor ki: Ben o zaman,
Geldim Resulullahın huzuruna oradan.

Karşıma, yirmi kadar beyaz sarıklı erler,
Çıktı ki, zannederim melekti o kimseler.

Dediler ki: (Resule müjdeyi ver ki şu an,
Hak teâlâ, düşmanı, etti mahv-u perişan.)

Nihayet o Server'in yanına gittiğimde,
Baktım, namaz kılıyor o vakit bir kilimde.

Selam verip sordu ki: (Müşrikler ne haldedir?)
Dedim: (Kaçıp gittiler buradan hepsi bir bir.)

Allah’ın Sevgilisi, buna çok sevindiler.
Hatta sevinçlerinden, bana gülümsediler.

Günlerdir uykusuzluk, açlık ve yorgunluktan,
Ayakta durmak için, takatım yoktu o an.

Resulullah beni de, alarak yanlarına,
Kilimin bir ucunu, eliyle örttü bana.

Resulullah ile ben, tek bir kilimde artık,
Fecir sökene kadar, öylece sabahladık.

Beni uyandırınca sabahleyin o Server,
Baktım ki, müşriklerden kalmamış hiç bir eser.

Müşrikler, ta Mekke’ye yaklaşıncaya kadar,
Hep esti peşlerinden rüzgar ve fırtınalar.

Ve yine o müşrikler, her an arkalarından,
Hep tekbir sedaları işittiler durmadan.

Velhasıl bu savaştan kaçınca Kureyşliler,
Diğer kabileler de, kaçıp firar ettiler.

Ağır bir mağlubiyet olmuştu bu, onlara.
Ve zafer nasib oldu yine müslümanlara.

Tekbir sedalarıyla o şanlı sahabiler,
Medine’ye dönünce, müminler sevindiler.

İnsanlar, sokaklara dökülmüşler o günü,
Tebrik ediyorlardı Allah’ın Resulünü.

O Server de, onlara tebessüm buyurarak,
Karşılık veriyordu herbirine bakarak.

Buyurdu: (Ey Eshabım, üstünlük geçti size.
Kureyş, artık gelemez sizin üzerinize.)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
61K