Abdestsiz Kurana Dokunabilirmiyiz

Akıncı

yargıç
Sp Kullanıcı
30 Ocak 2017
32
13
abdestsiz kurana dokunamayacağımız söylenmekte.iilgili ayette şöyle buyuruluyor.ona temizlenenlerden başkası dokunamaz.
burada temizlenenlerden kasıt kimine göre namaz abdesti almak kimisine göre ise gusletmek yeterli temizlenmek için.
bu ayeti nasıl okumalı nasıl anlamalıyız acaba?
 
İ

İsrâ

Kurana abdestsiz dokunulabilir.
Abdestsiz okunmaz.
Bahsettiğiniz kasıt gusletmekle alakalı.
 

Mystery

Teknik Destek
Teknik Destek
29 Ocak 2017
6,368
26,738
bu konuda bilgisi olanların yorumlarını bende merak ediyorum.

Benim gorusum. Yıllarca bizlere dokundurtmayan büyüklerimiz sayesnde kurandan hep uzak büyükdük. hayatımızda onu rehber edineceğimize kendimize rehber aradık.

diyor ya sair

''Hayat rehberimizi tozlu raflara kaldırmanın bedelini ağır ödeyeceğiz..

Hem de çok ağır..''
 

Qasem

Sp Kullanıcı
18 Şub 2017
3,530
527
abdestsiz kurana dokunamayacağımız söylenmekte.iilgili ayette şöyle buyuruluyor.ona temizlenenlerden başkası dokunamaz.
burada temizlenenlerden kasıt kimine göre namaz abdesti almak kimisine göre ise gusletmek yeterli temizlenmek için.
bu ayeti nasıl okumalı nasıl anlamalıyız acaba?
Uzun uzun yazmaktansa bu konuda haksöz dergisinin fikrimle bire bir örtüşen çalışmasını paylaşmak isterim...


Bu yazımızda toplumumuzda genel kabul gören bir yanlışı, daha doğrusu Kur’an-ı Kerim’deki yanlış yorumlanan bir ayeti incelemeye ve Kur’an’a uygun olan anlayışı ortaya koymaya çalışacağız. Amacımız Kur’an’ın önündeki engellerden birini kaldırmak ve bu noktada Kur’an’ın an*laşılmasına biraz daha yardımcı ol*maktır.

Kur’an, müslümanlar arasında en çok sözü edilen fakat anlaşılması için en az çaba gösterilen bir kitap olduğun*dan dolayı insanlarımızın Kur’an adına bildikleri şeylerin birçoğu kulaktan dol*ma, asılsız ve uydurma bilgilerdir.

Elbetteki Kur’an’ın tanınmadığı, an*laşılmasının belli “tekellere” devredildi*ği dönemlerde, Kur’an’ın anlaşılmama*sı, ayetlerinin yanlış yorumlanması ve bunların da çabucak kabul görmesi do*ğal bir sonuçtur. Ancak bu noktada do*ğal olmayan ise, toplumun böylesi acıklı bir tablo oluşturmasına rağmen, Müslümanların gündemlerine hala Kur’an’ı almamakta diretiyor olmaları*dır.

Kur’an’ın bu durumda oluşunun bir çok sebebi vardır. Bunların bir çoğu da Kur’an’ı kutsama, yüceltme adına ya*pılmış/yapılmakta olanlardır. Kitabı*mız Kur’an öyle yüce, öyle kutsaldır ki; değil onu okuyup anlamamız, ona do*kunmamız bile belli kuralları, prensiple*ri yerine getirmemize bağlıdır/bağlan*mıştır.

Biz burada söz konusu kurallardan birisini; “Kur’an’a abdestsiz el sürüle*meyeceği” dolayısıyla okunamayacağı yolundaki iddiayı ve bu iddiaya delil olarak gösterilmeye çalışılan Vakıa Suresi’nin 79. ayeti üzerinde duraca*ğız.

Ayette; «Ona (Kitab-ı Meknun’a ve*ya Kur’an’a) arınanlardan başkası te*mas edemez.» (56/Vakıa, 79) deniliyor. «Arınanlar» diye tercüme ettiğimiz «mutahharun» kelimesi elimizdeki mevcut meallerde, Maide Suresi’ndeki abdestle ilgili 6. ayette geçen ve maddi temizlenmeyi ifade eden (fettahharu: temizlenin) kelimesiyle eş anlamlı ola*rak kullanılmakta ve böylece Kur’an’a ancak abdestli olanların dokunabileceği sonucu çıkarılmaktadır.

Acaba gerçekten, iki ayrı ayette ge*çen bu iki kelime aynı anlamları mı ifade etmekte yoksa farklı anlamlar mı taşı*maktadırlar? Bu konuyu açıklığa ka*vuşturabilmek için Kur’an-ı Kerim’deki ve Arap dilindeki bu kelimeyle ilintili di*ğer türevlere bakmak sanırız yerinde olacaktır.

Lügatte; “temizlemek, arıtmak, pis*liği gidermek, kadınlar için hayızdan te*mizlenmek… vs.” anlamlara gelen ve kökü “ta-he-ra” olan fiil Kur’an-ı Kerim’de ve Arap dilinde en genelde iki an*lamda kullanılmaktadır. Birincisi; Maide Suresi 6. ayetteki (fettahharun) fiilini de içine alan ve bizzat maddi temizliği içe*ren ve bu anlamda kullanılan (ta-he-ra) fiilidir, ikincisi ise; insanın veya en ge*nelde yaratıkların kalbi ve manevi temizliğini, küfür ve batıl pisliğinden arınmışlığını ifade için kullanılan aynı kök*ten alınmış fakat farklı varyanttaki (ta-he-ra) fiilidir. Aşağıda örneklerle açıkla*yacağımız üzere Vakıa Suresi 79. ayetinde geçen (mutahharun) kelimesi de sözünü ettiğimiz ikinci anlamı ifade eden (ta-he-ra) fiilinin bir türevidir.

Maddi temizliği ifade etmek için kul*lanılan, ayetin bütünlüğünden de bizzat su ile temizlenmeyi ifade ettiği anlaşı*lan ve hemen hemen aynı anlamı içe*ren fiil kalıpları (vezinleri)ndan türeyen “temizlenmek” kelimesi kısaca Kur’an-ı Kerim’de şu şekillerde geçmektedir.

«…Eğer cünüp iseniz temizlenin (fettahharun).» (5/Maide, 6)

«…Temizleninceye (yethurne) ka*dar onlara yaklaşmayın.» (2/Bakara, 222)

«…Ve gökten tertemiz (tahura) bir su indirdik.» (25/Furkan, 48)

«…Rableri onlara tertemiz (tahura) bir içki içirmiştir.» (76/İnsan, 21)

Görüldüğü gibi bu ayetlerde geçen temizlenmek kelimesi maddi temizlik yani Maide Suresi 6. ayette de olduğu gibi su ile temizlik anlamında kullanıl*mıştır. Bu anlamdaki pratik kullanım hakkında da örnek verecek olursak; “su ile yıkadım (iğteseltu) guslettim den*mek istendiği zaman (tetahhertü veya ittahhartü)” derler.1 Bu konudaki ayet ve kullanım örneklerini artırmak mümkün, ancak bu kadarla yetinerek keli*menin ifade ettiği ikinci anlama geç*mek istiyoruz.

«…Allah onların kalplerini temizle*mek (en yutahhira) istememiştir.» (5/Maide,41)

«…Ey Meryem, Allah seni seçti, te*mizledi (tahharaki) ve seni dünyaların kadınlarına üstün kıldı.» (3/AI-i Imran, 42)

«…Seni inkar edenlerden temizle*yeceğim (mutahhiruke)…» (3/AI-i imran, 55)

«…Allah sizden kiri gidermek ve si*zi tertemiz (yutahhirakum tathira) yap*mak istiyor.» (33/Ahzab, 33)

«Değerli, şanlı, yükseltilen, temiz tutulan (mutahharatin) sahifeler için*dedir.» (80/Abese, 13-14)

«Allah tarafından tertemiz (mutahharaten) sahifeler okuyan bir elçidir.» (98/Beyyine, 2)

Bundan başka pratik kullanımda Araplar günahkâr kimsenin temizlen*mesi için (Tahhir) kelimesini kullanırlar, Müddessir Suresi’nde 4. ayette ge*cen (Elbiseni temizle; tetahhir) aynı şe*kilde nelsini, ahlakını temizle anlamını ifade etmektedir,2 Çocuğun “sünnet edilmesi” anlamında da Arap dilinde aynı kelime kullanılmaktadır.

Görüldüğü gibi yukarıdaki ayetler*de ve pratik kullanımlarda geçen (ta-he-ra) fiili vezin (fiil kalıbı) değiştirerek kalbi temizliği (5/41), küfür ve şirk pisli*ğinden uzaklaştırılmak suretiyle arındırılmışlığı (3/55) ifade eder bir anlam kazanmıştır. Söz konusu olan Vakıa Suresi 79. ayette geçen kelime de aynı vezinde ve aynı anlamda kullanılmış*tır.

Dolayısıyla bu ayetlerde geçen “mutahharun/temizlenenler” kelimesi*nin abdest almakla hiçbir alakası yoktur. Ayetlerin siyak ve sibakı da göz önünde tutulursa görülür ki; ayet abdest alanlardan değil, arınmış olan melek*lerden bahsetmektedir.

Ayeti daha iyi anlayabilmek için da*ha öncesi ve daha sonrasına da baş*vurarak yeniden gözden geçirelim. «O elbette değerli bir Kur’andır.» (56/77); «Korunmuş bir kitaptadır.» (56/78) «Ona temizlerden (mutahharun) baş*kası dokunamaz!» (56/79); «Alemlerin rabbinden indirilmiştir.» (56/80); «Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz?» (56/81).

79. ayette geçen “o” zamiri Arapça gramer kurallarına göre kendisine en yakın olan isme atfedilir, böylece el sü*rülemeyecek olan kitap, Buruc Suresi 22. ayette de geçen “Levh-i Mahfuz” anlamındaki “Kitabîn Meknun/ Korun*muş Kitap”tır. Ancak dolaylı olarak Kur’an-ı Kerim’e de dokunulamayacağı söylenebilir. Çünkü Kur’an da o kitaptan bir parçadır. Dolayısıyla ona da içinde pislik, kötülük olan hiç bir yaratık (şeytan, cin, ins) dokunamaz, yani tev*hidi bütünlüğü bozucu ve tevhide aykı*rı batıl unsur sokamaz.

Kur’an-ı Kerim’in nüzulü sırasında, Kur’an’ı inkar eden ve Hz. Peygamberi yalanlayan müşrikler (3/184), Kur’an’ın şeytanların, cinlerin sözü olduğunu (37/36) Muhammed (s)’in cinlenmiş ol*duğunu (15/6) öne sürüyorlardı. Dola*yısıyla Kur’an’ın Allah’tan indiril*miş olmadığını, temiz olmayan varlık*lar tarafından Hz. Peygamber’e ilham edildiğini iddia ediyorlardı.

Oysa Kur’an-ı Kerim bunlara cevap olarak “Kovulmuş şeytanın sözü olma*dığını” (81/25) “şeytanların indirmedi*ğini” (26/210) bildirerek, söz konusu Vakıa 79. ayete de “Ancak ona temiz olanların dokunabileceğini” yani, sa*dece günah ve şirkten tamamen temiz*lenmiş olan meleklerin dokunabilece*ğini ve hemen akabinden de “Alemle*rin rabbinden indirilmiştir” diyerek müşriklerin iddialarının boş ve asılsız olduğunu ortaya koymuştur.

Bu ayet Enes b. Malik, İbn Abbas, Said b. Cübeyir, İkrime, Mücahid, Katade… vb. bir çok sahabe tarafından da bu şekilde anlaşılmış3 Selman-i Farisî de bu ayetin Kur’an’ı abdestli olarak ele alıp almamakla hiç bir ilgisi olmadığını, söz konusu (mutahhar) temiz olanların melekler olduğunu söylemiştir ki, yu*karıda açıkladığımız üzere doğru ve Kur’an’a uygun olan da budur.

Eğer söz konusu ayette geçen (mu*tahharun) kelimesine (abdest alanlar) anlamını verecek olursak Abese 14 ve Beyyine 2. ayetlerde geçen (mutahharat) kelimesine de aynı anlamı yani “abdest aldırılmış sahifeler” anla*mını vermek gerekirdi ki; bu ayetler için böyle bir iddiada bulunmak ne kadar yanlış ise Vakıa Suresi 79. ayette ge*çen (mutahharun) kelimesine de “ab*dest alanlar” anlamını yüklemek o ka*dar yanlıştır. Dolayısıyla bu ayetlerde geçen (mutahharat ve mutahharun) kelimeleri şirk, küfür ve şeytanın tema*sından uzaklaştırılmış anlamını ifade etmekle birlikte temiz olan meleklere işaret etmektedir.

Yine ayette geçen (la) edatı nehy la’sı değil, nefy la’sı olarak kullanılmış*tır ki, bir çok müfessir de bu kanaatte*dir.4 Yani bu ayette “dokunmasınlar” şeklinde bir yasaklama (nehy) söz ko*nusu değil, ancak “dokunulamaz” şek*linde bir olumsuzlama, dokunulamayacak olan bir olayın haber olarak bildi*rilmesi söz konusudur. Bu da ayette bil*dirilen, gaybî bir mesajla ilintilidir.

Ayrıca son olarak şunu da bildir*mek gerekir ki; Vakıa Suresi’ndeki söz *konusu ayet ile Maide Suresi’ndeki abdestle ilgili ayet karşılaştırıldığında da görülür ki; abdest ayeti diğerinden nü*zul sırası bakımından çok sonra indiril*miştir. Rivayetler de bu durumu des*tekler mahiyettedir. Bu durumda bilin*meyen bir hükmün yerine getirilmesi ve bunun istenmesi, yani abdest bilin*meden, abdestle ilgili bir hükmün yeri*ne getirilmesinin istenmesi nasıl müm*kün olabilir?

Sözü edilen bu ayetin yanlış anla*şılması sonucu Müslümanlar Kur’an-ı Kerim’i yanlış yönde kutsamış ve yüceltmişlerdir ki, ona dokunmak için bile çeşitli merasimler ve prensipleri zorun*lu kural olarak koymuşlardır. Halbuki Kur’an’ın kutsanması ve yüceltilmesi bu anlamda değildir. Bilakis onun oku*narak anlaşılıp hayata tatbik edilmesi ona verilen en büyük yüceltmedir.

Allah (c. c.) Kur’an’da, Kur’an’ın okunabilmesi için abdest vb, gibi hiç bir ön şart koşmamış bilakis Allah’ın anılabilmesi için getirilebilecek tüm serbes*tiyi getirmiştir (4/103). Kur’an’da yal*nızca namaz kılmak için emredilen böyle bir ön şartı Kur’an’ın okunabilme*si için -olmazsa olmaz- bir kural olarak ortaya koymak, Kur’an’ın okunmasının ve anlaşılmasının önüne engel koy*mak demektir. Halbuki Allah-u Teala biz insanlar için kolaylık istemekte, güçlük istememektedir (2/185). Buna rağmen Allah’ın koymadığı bir şartı Kur’an’ın önüne getirip koymak aynı zamanda O’nu okuyup arınacak olan*ların önüne geçmek demektir. Mümin*lerin görevi Kur’an’ın önüne engeller koymak değil, önündeki engelleri kal*dırmak olmalıdır.

Mesele böylece açıklığa kavuşturulmadan sonra diyebiliriz ki; bu ayetin yo*rumlanmasında da olduğu gibi toplum*sal kabul gören değerler her zaman doğrudur anlamına gelmez. Doğru an*cak Allah’tan olandadır, dolayısıyla doğru ancak Kur’an’dadır.

Selam; doğruyu arayanlara ve bu doğruyla yaşayanlara olsun.

Notlar:

1. Lisanü’t-Arab, c. 4, s. 504,

2. Lisanü’t-Arab, c. 4, s. 505.

3. Camiu’l-Beyan, 27/206.

4. Tefhimu’l-Kur’an, Mevdudi, c. 6, s. 100.

(Mustafa Alphan Başbekleyen Haksöz Dergisi – Sayı: 8 – Kasım 91 Kuran Çalışmaları)

Bilgi - İnanç - Eylem
 
A

Araf

Kur'an-ı Kerimi belden aşağı tutmak doğru değildir. Ancak Kur'an-ı Kerim'i çantada taşımak caizdir. Kur'an-ı Kerim bulunan çantayı yere koymak da caizdir. Çünkü bunda bir hürmetsizlik yoktur.

Saygısızlık amacı olmaksızın Kur'an'ı belden aşağıda tutmak ve böyle taşımak da caizdir, yani günah değildir.

Şüphesiz,

“Ona/Kur’an’a ancak temizler dokunabilir." (Vakıa, 56/79)
mealindeki âyetin ilk ve en açık manası “Allah’tan Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed (asm)’e inen Kur’an vahyinin arılığını, duruluğunu bozan şeytan, cin gibi hiçbir müfsit yaratığın eli dokunmamış, fikri karışmamış, kuruntuları bulaşmamıştır...” şeklindedir.

Âyette, “Kur’an’a ancak temizler dokunabilir” ifadesinin tercih edilmesi, manevî kirlilik sayılan abdestsizlik, cünüp ve hayız türü şeylere de işaret etmek için olduğunu söyleyen âlimlerin bu görüşünün yanlış olduğu anlamına gelmez. Kur’an’ın açık hükmü yanında başka şeylere de delalet etmesi, sonsuz ilahî ilmin bir gereğidir.

Bu âyeti farklı yorumlayanlar var ise de İslam âlimlerinin ortak görüşü, Kur'an’a abdestsiz dokunmanın doğru olmadığıdır. Ancak abdesti olmayan birinin el dokundurmadan karşısında bulunan Kur'an’dan okuması veya ezberinden bildiği âyet ve sûreleri okuması caizdir.

Cünüp olan bir kimse ise Kur'an’a el süremediği gibi onu okuyamaz da. Ayetü'l-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi âyet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa bir sakıncası olmaz. (bk. Hamdi Yazır, Tefsir, Vakıa 79. âyetin izahı; Celal Yıldırım, İslam Fıkhı, IV/157)

- Âlimler âyette geçen “la yemessuhu” (Kur’an’a dokunamazlar) ifadesini, görünürde ihbar cümlesi olmakla beraber, gerçekte bir inşa cümlesi olup bir nehiy/yasaklama ifadesi olduğunu düşünüyorlar. (bk. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/295)

- İmam Nevevî de abdestsiz Kur’an’a dokunmanın haram olduğunu belirtmiş, delil olarak da ilgili âyeti ve şu hadisi vermiştir: Rivayete göre, Peygamber Efendimiz, Hakîm b. Hizam’a hitaben: “Kur’an’a dokunurken mutlaka abdestli olmalısın.” (Nevevî, el-Mecmu; II/65)

- Keza şafii alimleri Vakıa sûresinin ilgili âyetinde yer alan “Tenzil” kavramının kesinlikle Mushafa işaret ettiği görüşündeler. Çünkü, bu kavram, Levh-i Mahafuz’a değil, Hz. Peygambere (asm) indirilen Kur’an’a bakar. (bk. Nevevî, a.g.e, II/72)

- İmam Nevevî’nin belirttiğine göre, abdestsiz Kur’an’a dokunmanın haram olduğunda alimlerin ittifakı, icmaı vardır. İmam-ı azam, İmam-ı Malik, İmam-ı şafii, İmam-ı Ahmed b. Hanbel de aynı görüştedir. (bk. Nevevî, a.g.e, II/72)

- Kur’an, indiği andan itibaren bir mushaf manasına da gelmiştir. Mekki sûrelerde de Kur’an’ın kitap olarak da anılması bunun göstergesidir. Çünkü, inen ilk âyetlerden itibaren Kur’an belli malzemelerin sayfalarına yazılmıştır. Mushaf kavramını sadece Medine’de inen âyetlere hasretmek açık bir yanlıştır. Çünkü, Medine’de inmiş sûrelerin toplamı sadece yirmi sekizdir. Onun için Vakıa sûresindeki âyetin delaletini Mekki olmasından dolayı kaldırmaya çalışmak isabetli değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 

Yaban Gülüm

Fe Eyne Tezhebûn
Sp Kullanıcı
9 Mar 2017
2,887
7,816
Mushafa yani Kur’an’ın yazısının bulunduğu ve iki cilt kapağı arasından saklı bulunan kitaba saygı göstermek de iman gereğidir, mü’min olmanın gereğidir. Bu saygının en önemli boyutu mushafa yani Kur’an’ın yazılı bulunduğu kitaba abdestle tutmaktır. Hele cünüpken asla tutamayız. Cünüpken asla Kur’an okuyamayız. Ama abdestsiz bir şekilde Kur’an okunabilir. Elle yazısının bulunduğu kâğıda tutmak haramdır.

Nurettin Yıldız'ın sohbetinden alıntı. .

https://www.fetvameclisi.com/fetva-abdestsiz-kuran-i-kerim-tutulur-mu-7890.html

Sohbetin tamamı yazılı ve videolu olarak linkte.
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,660
59,510
hep bu iki görüş olmuştur her zaman,duyduk gördük alimler arasında da bitmeyen görüş ayrılığı var ,,,
bizler de bir arada bir derede kaldık,bazen değil her zaman görüşler hep ayrı ayrı,,

ne olacak bu hal bilmem

Rabbim sonunuzu hayırlı etsin inşallah,,,:)
 

Qasem

Sp Kullanıcı
18 Şub 2017
3,530
527
Soruyu biraz daha değiştirerek sormak istiyorum ;

Şimdi Müslüman olmayan birinin vahy i okuyup anlaması için abdest mi alması lazım?
İslam akla hitab eder ve düşünmemizi, akletmemizi fehm etmemizi ister... Vahy temel ilkeler koyar Müslümana ayrı, kafire ayrı ilke koymaz...

Hiç küfür durumu yaşayan, yani hayatını ateist yada başka bir din mensubu olarak geçiren var mı?

Tarih geçmişin sorunları içinde boğularak geleceğe bu yükle bakmak değildir... Tarih geçmişi de sırtına alarak geleceğe bakmak ve onunla bir gelecek inşaa etmek, ondan dersler çıkarmak için okunur.

Bu anlamda Tefsir usulü ve tefsir tarihide okumanızı tavsiye ederim inşallah arkadaşlar...

Bilgi - İnanç - Eylem
 
  • Beğen
Tepkiler: Mystery

Akıncı

yargıç
Sp Kullanıcı
30 Ocak 2017
32
13
Burada asıl dikkatimi çeken aslında abdestsiz okuyup dokunamamak..
yani kutsal olan allahın kelamı değilmi?bunu abdestsiz okuyoruz.lakin ormandan kesilen herhangi bir ağaç ile kitaplaşan mushaf a dokunamıyoruz.kutsal olan ağaçmı ayetmi?
 

Son mesajlar