Allah ile aran nasıl?

NoktA

Sp Kullanıcı
21 Mar 2017
4,419
513



Kayserili meczup Cemil Baba’ya sormuşlar: “Allah ile aran nasıl?” Cemil Baba hiç duraksamamış bile: “Çok iyi, çok iyi de hep O’nun dediği oluyor.” Cemil Baba’nın cevabının ihtişamı bir köşede dursun, biz soru ile ilgili durup biraz düşünelim. Hatta biraz değil derin düşünelim. O da yetmez, hep bu düşünce ile bilinelim, o soruyu hayatımızın merkezine yerleştirelim. “Allah ile aramız nasıl?” Gece gündüz bu soru ile geçsin, biz O’nunla bir aramız olup olmadığından yola çıkıp, bu aranın mahiyetinin neye göre ve nasıl değiştiğine kadar hep bu soruya odaklanalım. Nereye kadar? Gelip seyyid’ül istiğfarda tevakkuf edene kadar... Şah ifadelerle örülü bu istiğfar bizim O’nunla aramızın şifresini verir: “Allah’ım, Sen benim Rabbimsin. Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiği kadarıyla sana verdiğim söz ve vaadin üzereyim. Yaptığım fenalıkların şerrinden sana sığınırım. Üzerimde olan nimetlerini itiraf ederim, günahımı da öyle. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları mağfiret edemez.” Dosyamızda gençlere “Allah’la aranız nasıl?” diye sorduk. Niçin biliyor musunuz? Siz de dönüp kendinize aynada aynı soruyu sorun diye: “Allah’la aranız nasıl?”
Allah Bizimledir!
Ayşe Serra Kara / Kur’an Kursu Öğreticisi

‘Ben kulumun zannı üzereyim’ buyuran Rabbim’i öyle güzel hissediyorum ki… Bir anne merhameti bile kâinâtı kuşatırken; O’nun şefkati ve merhameti yüreklerimizi okşuyor. Allah’ı anarken, şah damarımdan daha yakın oluşunu kalbimin her atışında duyuyorum. O bağlılık öyle güç veriyor ki, dağın zirvesinde de yalnız kalsam; bir balık yutsa beni, bir hiçlik olsam kâinatta ‘O (cc) yeter ve benimledir’ diyorum. Rabbimle konuşmayı çok seviyorum. O’na arz-ı hâl edip, iki damla gözyaşı dökebiliyorsam mutlu oluyorum. Sahibimle konuştuğumda hem mahcûb bir eda kuşatıyor beni hem de bütün isteklerimi sadece O’na sunarak tek ilahlığının kudreti kuşatıyor her zerremi. O’na güvenerek, O’na dayanarak huzur buluyorum. ‘Tut ellerimden Rabbi’m; Senden başka Bâkî yok; bırakma beni ve tüm inananları diyorum, gayba inanmanın mutluluğunu bize yaşattığı için, O’na/yani özlemimize sabrettiği için Cennet’te cemâl müjdesini bekliyorum. Allah’la aram nasıl mı? Bütün hata, kusur ve kabahatlerime rağmen, O’nu seviyorsam, biliyorum ki O bizi sevdiği içindir. Duam odur ki; bu sevginin her geçen gün kaldırabileceğimiz kadar artması, sevgilimize yaklaştıkça acziyetimizi anlamamıza vesile olması. Seni çok seviyorum Rabbim. Sen bizim dostumuzsun. Sen ne güzel dost; ne güzel vekilsin.

O’nun Bizimle Arası Öyle Güzel ki...
Merve Şanlı / Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi

Soru hakikaten düşündürüyor insanı. “Allah’la aranız nasıl?” Allah’la ara koyarsan şayet, nasıl olacağını var sen idrak et… Evet; sınırlıdır kul, haddini bilmeli. Fakat bunu Allah’la “ara” koyarak değil, O’nun nehyettiklerinden sakınmakla icraata geçirmeli. Ki tüm aralıklar(ın)dan sıyrılsın. Sadece namazda değil, selâm verdikten sonra da “huzurda” olduğunun farkına varsın. O’nun rızasına uygun “arayış”larla, adanmış bir ömür yaşasın. Muhabbetine ara koymasın… Fakat yine de cevabımızı “ara”lıklı olarak ifade edecek olursak O’nun bizimle “arası” öyle güzel ki. Nimetleri bunun nişanesi. Dediği gibi dervişin; “nasıl olsun, hep O’nun dediği oluyor”un idrakine varmayı ümit etmeli…

Ben Pür Hata, O Mütemadiyen Affeden!
Fatıma İncetaş / Gönüllü Yaygın Eğitimci

“Şer görünen hayırdır, hayır görünen şerdir. Allah bilir siz bilemezsiniz.” sözünü layığıyla idrak edebildiğimde, her işimi asan edecek Allah bana. Lisânen “olanda hayır vardır” deyip sonra da içten içe isyan edişlerim oluyor benim. Sürekli olarak buruk, hüzünlü bir yürekle bulunuşumun gerçek sebebi ile ilgili öyle tedirginim ki... Kabullenemeyişlerim neden? Küskünlüğüm kime? Allah beni affetsin. Ben uslanmaz bir pür hata, O mütemadiyen affeden… Ne hatalar bitiyor ne affetmeler…

Hiç Kimsenin Bozamayacağı Kadar İyi!
Abdullah Ilgaz / Yazılım Geliştirici

Allah ile aram nasıl? Hiç kimsenin bozamayacağı kadar iyi. Yeryüzünde bir halife olmak, yaratıcıyla bağlantıda olmayı getiriyor. Nasıl bir üretici, ürettiği ürünle arasında bir bağ kuruyorsa, bizimki de o misal işte. İnsan hayatı boyunca belki de en çok bu an düşünüyor, bu an hissediyor: Ne kadar yakın, ne kadar uzak olduğunu. Ben en çok nasibime düşen paydan edindiğim deneyimler ve bu deneyimlerin bende oluşturduğu hissiyatlarla heyecanlanıyorum. Bütün bu olanların farkına varmak, o içten içe büyüyen heyecanı, aşkı görmek ve yaşayabilmek... Sanırım kelimelerin kilitlendiği nokta burası oluyor.

Bizler için bir kavram ancak ve ancak içinde Allah varsa bir anlama sahip olabilir. Öyle ki baktığınız her şeyde O’nu görmek, kudretini, ilmini ve kusursuzluğunu görmek... Tam olarak burada dikiliyorsunuz ve gökyüzüne bakıyorsunuz. Anlam veremediğiniz şekilde sizi bir şeyleri düşünmeye sevk eden bulutlara bakıyorsunuz. Bazen bir tavsiye, bazen bir düşünce, çoğu zaman ise bir çıkış kapısı arıyorsunuz.

İşte benim için Hüda, tüm bu zamanlarda kapısını aşındırdığım tek yer, gidebileceğim tek kapı. Oraya gitmek için bir dünya lisanı konuşmanıza gerek yok. Konuşmak istiyorsanız, hangi dil olduğunun bir önemi yok. Aklınızdan geçen her düşünce, fikir, hayal, istek, arzu ya da durum kalbinizle beraber sonsuzluğun diline aktarılıyor.

Öyle ya sadece dua etmek ya da bir şeyler istemek için o kapıyı çalmanız gerekmiyor. Sohbet etmek için, bir şeyleri paylaşmak için, anlatmak, idrak etmek için, ölçüp biçmek, tartmak ve analiz etmek için de o kapıya gidebilirsiniz. Her nasıl dualarda durumu ifade ediyorsanız, bırakın günlük hayatınızın akışı da sizinle beraber gelsin seccadeye. Hep semaya açtığınız elleriniz bu kez sadece anlatmak için orada olsun. Düşünmek, çabalamak, yardım etmek, yardım istemek için. Planlarınız ve yaşantınız için. Bütün bunları kendiniz için yapın. Kendinizi arayın. İşte o zaman bütün kapıların nereye çıktığını daha iyi göreceksiniz. Tıpkı Mevlâna’nın dediği gibi: “Allah’ı aradım, kendimi buldum. Kendimi aradım, Allah’ı buldum.”

O’na Gitmeye Çalışıyorum!
Senem Younis / Tasarımcı

Allah ile aran nasıl? Epey zaman önce kendime sorduğum bir soruydu bu.

Derin derin düşündüm; bulabildiğim cevap şaşırttı beni. Şaşırdım şaşırmasına ama bir yandan da kendimi şanslı saydım, herkese nasip olmuyordu bu soru. Rabbimiz bizzat kendisi söylediği için onun bana “şah damarımdan da yakın” olduğunu gayet iyi biliyordum. Peki ya ben? O’nunla aramın iyi olduğunu sanmışım ama değilmiş. Üzüldüm, hayıflandım... Hakikati anlama yolunda birkaç adım atmış olabildiğimi düşünmüşüm. Fakat televizyon, telefon, teknoloji ya da boşa geçen vakitler ile aramın iyi olduğu kadar iyi değilmiş. Dedim ya şanslıydım diye, bu soruyu kendime sorunca yönümü, istikametimi anladım. İki nefes arası ömre aldanıp hatalar yaptığımı, yaşıyor sanırken aslında solduğumu, cansızlaştığımı, zerre kadar olan “varlığımın” nasıl da gözümde büyütüldüğünü anladım. Sonra anladım O’nun beni ne kadar da sevdiğini, bir türlü kendisinden uzak kalmama izin vermeyişini, beni her an kolladığını, bir şükür ile neleri önüme yığdığını. Hamdolsun benimle kendi arasını düzeltmeme fırsat veren Allah’a. Tamir etmem gereken çokça şey olmasına rağmen huzuruna beni kabul eden Halim olan Rabbime hamdolsun. O’na gitmeye çalışıyorum, O’na gidenlerin yolundan gitmeye çabalıyorum; giderken düştüğüm çukurlar var, hatalar var. Ama olsun yine de çabalıyorum. Ve biliyorum ki O benim gönlümün sahibi. Şimdilerde bu soruya daha kolay yanıt veriyorum. Allah ile aram bir Bismillah kadar yakın.

Çok Özel Bir Soru
Nurşen Özcan / Öğrenci

Bir arkadaşımızdan, dostumuzdan, hatta ailemizden olan birinden bahsediyorsak eğer; aramızın hep iyi olmasını, bozulmamasını isteriz. Buna mukabil sevdiklerimizin istediklerini genel hatlarıyla yapar, aynı şekilde onların da karşılık vermesini isteriz. Bu ilişkiyi kurarken, karşılıklı bir memnun etme hâli söz konusu olur. Peki Allah ile aramız? Bu soru gerçekten çok özel ve net. Verilecek cevap bahsettiğim yerde gizli; karşılıklı memnun etme mekanizması. Allah bizi her zaman memnun ediyor; verdikleriyle, verecekleriyle ve vaat ettikleriyle. Ama biz? Sıkıştığımızda ve dara düştüğümüzde “ne olur Allah’ım” dedikten sonrasını pek hesaba katamıyoruz. Bu da kulluk aldanması. Aynı şekilde hayatımın büyük kısmını böyle geçiren ben, Allah sizden razı olsun; sorduğunuz bu soruyla “Allah ile aram iyi olmalı ki ‘iyi’ olayım” tefekkürüne girmiş oldum…

Aramızdaki Bağ Çok Büyük Bir Lütuf!
Zeliha Yıldız

Allah ile aramızda bir bağın olması dahi Allah’ın lütfuna mazhar olduğumuzun göstergesi aslında. Eğer Allah bizimle kendisi arasında bir bağ kurmuş ise Zatının nazarında muhatap kabul ediliyoruz demektir. Bu hal bile şükür vesilesi. Aksi halde Allah’ın kendisini unutturduğu kullar zümresinden olma ihtimali var ki; Allah ile arasında herhangi bir bağ olmadığı yönünde irade sergilediğini zanneden bu zümre, içinde bulundukları ahvalin külli irade neticesi olduğundan habersiz. Bize düşen; Allah ile aramızın bozulduğunu düşündüğümüz zamanlarda ye’se kapılmadan, bu bağı zedeleyen durumlarda da ısrarcı olmadan, itidal üzere bir hayatı tercih etmek. Bu tercihimiz neticesinde külli iradenin, cüzi irademizi yönlendirmesini Rahman’dan dilemek. Zor gibi görünse de, genç olmak zoru başarmak demek!

Allah Beni Annemden Çok Seviyor
Nurefşan Güzelce / Öğrenci

“Rasûlullah’a (sav) esirler getirildi. Aralarında çocuğunu arayan bir de kadın vardı. Esirler arasında bir çocuğu bulunca onu hemen kapıp bağrına bastı ve onu doyasıya emzirmeye başladı. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:

- Ne dersiniz, bu kadın, bu çocuğunu ateşe atar mı?

- Hayır, Allah’a yemin olsun ki, bu kadın ateşe çocuğunu atmamaya gücü yetiyor bir halde iken, onu ateşe atmaz!

- Allah’a yemin olsun ki, Allah Teâlâ’nın mümin kullarına olan merhameti, bu kadının çocuğuna olan merhametinden daha büyüktür.” (Buhârî, 5653. Müslim, 6912)

Demek ki Allah beni annemden çok seviyor. Nasıl ki annem bana çok güzel bir hayat vermek ister, geçmişi ve geleceği gören Allah ondan daha iyisini bilir, daha iyisini verir. Vermiyorsa da hayırlı olmadığı için vermez. Böyle inandığım için yanımda annem var gibi dertleşiyorum, annemden ister gibi istiyorum. O da bana nasip ettikleriyle kendini hatırlatıyor. Bazen gaflete düşüp kurallarını çiğneyince de acizliğimi göstermek için cezamı verip çaresiz bırakıyor. Sonra tövbe ettirip tekrar kendine yaklaştırıyor.

İşimiz Düşünce O’na Dönüyoruz
Tuncay Celep / Öğrenci

Allah şüphesiz ki insanoğlunu en üstün varlık kıldı. Bizi sonsuz nimetlerle mükafatlandırdı. Biz insanoğlunun; her hataya düştüğümüzde ve aciz nefsimize aldandığımızda bilmeliyiz ki varılacak en hakiki kapının “O’ndan” başkasının olamayacağıdır. Ama bu inanca iman etmemize rağmen şükür ve secde etmemiz gereken yerde neden binlerce kez tövbemizi bozup bin birinci kez tövbeyi kabul eden Rabbimize dönüyoruz; çoğu zaman işimiz düştüğünde, yüzümüz olmadan ve “yine kabul edileceğiz” temennisiyle… Bir öğrenci gözüyle bakarsak, kimi zaman sınav döneminde bunalan ruhumuzla “Rabbim” yardım et diyoruz, sınavlar geçiyor ve sonuçlar da iyi; peki şükür nerede? Bu şükre ulaşmak, şükürsüz yaşamamak; Allah ile aramızı sıkı tutmak duasıyla…

Allah’la Aramı Nefsim Bozuyor!
Muhammed Murad Uzun / Seyyah

Huzuru bulabilmem için Allah ile aramın iyi olması gerekir ama Allah’la aramı bozan birçok kara kedi var. Bunların başında nefsim geliyor. Bu yetmezmiş gibi onu körükleyen şeytan geliyor ve beni Allah’tan alıkoyan kötü dostlarım, arkadaşlarım geliyor.

Bu kara kedilerden tam manasıyla kurtulamadıkça Allah ile aramı istenilen düzeyde tutup kalıcı huzura kavuşamam.

Kendimi Sorguladım
Kadriye Uyanık / Öğrenci

Allah ile aran nasıl diye sorulduğunda kendimi sorgulamaya başladım. Hz. Ömer’in “Bugün Allah için ne yaptın?” sorusuna cevap vermeye çalıştım. Fark ettim ki farz olan ibadetleri bile yerine getirmekte güçlük çekiyorum. Ama her başım sıkıştığında koşup secdeye kapanıp yardım isteyecek kadar biçare hissettim kendimi. Rabbim hepimize zamanla daha iyi bir mümin olmayı nasip etsin.

Huzurunda Durmaya Yüzümüz Yok
Mustafa Topcan / Öğrenci

Allah her şeyi işiten ve bilendir. Ve O’nun bunca nimetini, bu muazzam kâinatı vâr etmesine rağmen görmemeye ve duymamaya devam eden ise bizleriz… O, rahmet sıfatının tecellisini her gün bizleri nimetlendirerek ve daha niceleriyle gösterirken, bizler bunları dünya meşgalesi arasında fark etmiyoruz. O bizi rahmetsiz bırakmazken, bizler ise bırakalım ibadeti; huzurunda durmaya yüzümüz bile yok. Allah ile aram da bu şekilde süregeliyor; kabul olan dualarımıza çoğu zaman şükredemiyorum. Ezan sesini duyup namaza gitmemek, ya da Kur’an okumayı bilirken zamanla okumayarak unutmak; nasıl bir karşılık bulur Türkçe’de? Rabbim bizlere tövbemizin de tövbesini edebilmeyi nasip etsin…

O’nunla Bir Aran Olamaz!
Hüsnü Ufuk Kılınç / Gazeteci

Allah’la aramı bilecek olan yine Allah’tır. Duygularının, yaşamanın, hayatının ve hissettiğin her şeyin sahibi ile aran nasıl olabilir ki... Daha doğrusu O’nun’la bir aran olamaz; bunu tahayyül edebilmek bile akıl dışı; sen kul olmaya çalışırsın sadece. Gerisinin takdiri de cezası da Allah’ın tasarrufundadır. Ne kadar muazzam bir kudretin sahibi olduğunu kendi ufak düşüncemizle kestiremediğimiz her gün ve her an kudretine hayretle, hayranlıkla, bazen ibretle, bazen korkuyla baktığımız bir “varlık üstü bir varlıkla” aramızın nasıl olduğunu düşünmek bile akıl dışı bence... O’na layık bir kul olabilmek hayal bile edemediğim muazzam bir mertebe olsa gerek; bu layıklık hayatımızın amacı; tek duamız olsa kâfidir…

Uzağım Allah’tan...
Ebru Terzi / Hafızlık Öğrencisi

Allah ile aram iyi değil bunu biliyorum. Çünkü Allah sevdiği kuluna bela ve musibet verir ki kendine yönelsin diye. Benim başımda böyle bir şey yok. Ben bazen Allah’ı unutmuş gibi davranıyorum, O’na yaklaşıp yönelemiyorum. Başka şeylere dalmışım. Annemin yokluğuna kafamı takmışım, başka da bir şey düşünmüyorum. Canım çok yanarsa yöneliyorum Allah’a. Her sorunun sebebi annemin yokluğundan sanıyorum. Bağlanma ihtiyacındayım ama fani bir şeylere hep... Uzağım Allah’tan. Bunları hiç düşünmemiştim. Bu soru sarsıcı oldu bana...

İyi Bir Kul Olursak, Allah’ı Görebiliriz…
Abdurrahman Kurt / Öğrenci

Allah ile aram nasıl olmalı diye düşündüğümde şöyle ki; içimizdeki yalnızlık, tatmin olmazlık ve duygularımızın merkezindeki ana düşünce geliyor aklıma. His(sizlik)leri, duygu(suzluk)ları Allah düşüncesi ve sevgiyle doldurmamız gerekirken bizim böyle davranışlardan uzak olmayla amacımız nedir? Bu düşünce ve duyguları merkeze koymak bu kadar zor mu? Bu gibi soruların cevaplarını uzaklarda arayışımdandır Allah’a yakın olamayışımız. Allah ile aram ise ben ne kadar yakınsam Allah ondan daha çok yakın bana; fakat ben ne kadar görmesem de Allah her zaman kullarının yakınında olacak ve sadece yakınlaşması gereken benim (bizleriz). Hani şirinlerde “uslu bir çocuk olursan şirinleri görebilirsin” diyordu ya bizler çocukken, aynı şekilde belki bir gün, iyi bir kul olup aramız iyi olabilirse, Allah’ı görebiliriz...

Ahhh Ah!
Ayşegül Zobi Balta / Kur’an Kursu Öğreticisi

Bu soruya iyi cevabını verebilmek ancak er kişinin harcıdır. Bu en büyük saadet. En büyük huzur. Bundan ötesi yok. Saadetin ta kendisi. Çünkü Allah ile arası iyi olanın herkes ile arası iyidir. İşte gıpta ettiğim bir ayet: “O ne güzel kuldu! Şüphesiz Allah’a çok yönelen bir kimse idi” (Sad, 30) Kalbi münib. Daima Allah’a yönelen kalp. Daima Allah ile arası iyi. Ne ile meşgul olursa olsun, daima merkezinde Allah var. Yemek yerken, alışveriş yaparken, yolda yürürken, işini yaparken daima O ‘na yönelen bir kalp. Buram buram ihlas kokan bir kalp. Ne güzel! Aaaaah ne güzel!

Mahcubum
Fatımatüz Zehra Çoruhlu / Öğrenci

Bu soruya cevap ancak iyi bir muhasebe sonrası verilebilir. Yine de muhasebemde görmekten kaçtığım şeyler var. Mevzu Rabbim olunca... Mahcubum. Şu ayet ve hadis aklımda sürekli dönüp duruyor:

“Biz insana, anne-babasına en güzel bir biçimde davranmasını emrettik..." Ankebut 8

“Allahı’n rızası, ana-babanın rızasında, gazabı da ana-babanın gazabındadır." Tirmizi

İtaatkâr bir evlat olmak ne zordu. Ana-babaya itaati yitirince Rabbime itaatim zayıfladı. Onlarla arama mesafeler girince Rabbimle aram açıldı. Ne zaman ki onlar benden razı oldu, Rabbimle doldu içim. Rabbim beni yine sevdi. Benim Rabbimle aramı en çok annem düzeltti... Hala anne-babası yanındaysa insanın Rabbiyle arasını düzeltmesi için en büyük fırsatı yanında demektir.

Allah Neden Yaksın ki?
Sema Karadağ / Öğretmen

Yıllar önce bizler çocukken, büyüklerimiz bizi terbiye etme düşüncesiyle bazı durumlarda “Allah yakar” derlerdi. Bu ifadenin getirdiği anlayış, bende oluşturduğu olumsuz hava hâlâ üzerimde… Allah ile olmak, O’nunla konuşabilmek varken neden “Allah yakardı ki?” Şimdi bir öğretmen olarak en öğretilmesi gereken sorunun bu soru; Allah ile aran nasıl? olduğunu düşünüyorum. Allah’ın “yakar” diyerek anlatılmaması, “aran iyi olsun, O’nu sev, O’nu anlamaya çalış ve O’nu dinle” şeklinde anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Şahsen aklıma geliyor da, Allah yakacaksa ben O’ndan sadece korkarım. Ama Allah’la aram iyi olur da ben de O’nu severim; O’da beni severse cennete kavuşabilir, ebedi hayatı tadabilirim. Bu denklem, bu hesap bile aslında bize büyük bir reçete. Hadis-i Şerif’te “Kişi sevdiği ile beraberdir” diye buyrulmuş ya, sevdiğimiz Allah olsun, O’nunla olalım…

Kul Olmakla Kül Olmak Arası
Tuğba Bayraktar / Eğitimci

İçim her kül oluşunda biliyorum ki tam dua zamanı; döküyorum avuçlarıma kalbimi, başlıyorum dua etmeye. Rabbim sen biliyorsun diyorum, derdim şu demek yakışmıyor dilime.

Ne kadar cürüm işlesem de huzuruna kul olarak vardığımda “buyur kulum” diyor ya, işte o zaman pişmanlıktan yanıp kül oluyorum. Allah ile aram nasıl mı demiştiniz? Kul olmakla kül olmak arası.

Sevgi ve Hasret Dolu Korkuyorum!
Büşra Özdemir / Marmara Üniversitesi Yüksek Lisans

Hani hep bir annenin çocuğuna benzetirler ya özellikle de şefkatini... Hayır, benimkisi baba ile kızı misali… Bazen anlıyorum eski Türk filmlerinde neden ‘Allah baba’ dendiğini (hâşâ) bilmeyen bir çocuğun, öğretilmeyen... Ne kadar hata yapsam da yine beni bırakmayan, her zaman en ufak bir şeyde kendini hatırlatan, ama bir türlü o kadar samimi olamadığım; gölgesine sığındığım ama hiç yüzüne bakamadığım... Sürekli zorluklardan geçip pişmemi, güçlü ve iradeli olmamı; nasır tutmamı isteyen... O’nsuz bir anımı düşünmediğim ama hep çekindiğim, hep korktuğum... Asla cezasından şikâyet etmeyip aslında hep o cezalara muhtaç olduğum...

Allah ile aram o kadar güzel ki... Kötü bir şey yapsam da yine O’na gidiyorum. Her ne kadar yüzüne bakamasam da yine bana tek bakan yüz O oluyor. Bunu O’nunla olduğum her an kalbim doruklardayken anlıyorum ve O’nsuz beni bekleyen çukurlardan korkuyorum ama sevgi dolu, hasret dolu korkuyorum.

GENÇ'ın Yazısı.


Gen? Dergisi / Allah ?le Aran Nas?l?
 
  • Beğen
Tepkiler: Tatlı Cadı

Qasem

Sp Kullanıcı
18 Şub 2017
3,530
527
Eskiye oranla çok çok daha iyi...
Bela ve musibetlerle imtihan eylemekte...
O imtihan ettikçe onunla bağım daha güçleniyor, her musibet, bin nasihat oluveriyor hayatlarımızda
 
  • Beğen
Tepkiler: Tatlı Cadı

Son mesajlar