Esma'ül Hüsna

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
81 –
EL MÜNTEKİM
: Suçluları adaleti ile müstehak oldukları cezaya çarptıran yani İntikam alan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Biz de âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kalmaları sebebiyle kendilerinden intikam aldık ve onları denizde boğduk." (Araf, 136)

"Allah'ın ayetlerini tanımayanlara şüphesiz şiddetli bir azap var. Öyle ya, Allah'ın izzeti var, intikamı var." (Ali İmran, 4)
"Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız." (Duhan, 16)
"Allah daima galiptir, öç alandır." (Maide, 95)
"Onlardan, sırf, azîz ve hamîd olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar." (Buruc, 8)

82 –
EL AFÜVV
: Çok affeden yani Affeden, bağışlayan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Hakikaten Allah çok bağışlayıcı ve mağfiret edicidir." (Hac, 60)
"Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." (Zümer,53)
"Bil ki Rabbin, affı bol olandır " (Necm, 32)

Afüv kelimesi, kur'an'da; toplam beş ayette geçip dört yerde buna yakın bir mana ifade eden "el-Gafur" ismiyle, bir yerde ise "el-Kadir" ismiyle birlikte kullanılmıştır.
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
83 –
ER RAÛF
: Çok lütüfkar Çok esirgeyen yani Çok şefkat ve merhamet gösteren, çok esirgeyen, kolaylık sağlayan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir." (Tevbe, 117)


"Eğer Allah'ın üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, azabınızı çarçabuk verirdi. Gerçekten Allah Rauf'dur, Rahim'dir." (Nur, 20)


"Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir." (Bakara, 143)


"Muhakkak Rabbiniz Rauf'dur, Rahimdir" (Bakara, 207)

Rauf'un anlamı ilk anda "Rahim" kelimesinin anlamıyla aynı gibi görünüyorsa da, Kuran-ı Kerim'de geçtiği yerlerde Cenab-ı Hakk iki sıfatı da beraber zikrettiği durumlarda Rauf'u Rahim'den önce buyurmuştur.
Raûf, kullarına kolaylık sağlayan demektir. Çünkü Yüce Allah kullarına kaldıramayacakları ibadetler ve yükler yüklememiştir. Yaşlılık, hastalık ve zayıflık gibi hallerde onları birçok ibadetlerden muaf tutmuştur.

84 –
MÂLİKÜL MÜLK
: Mülkün ebedi sahibi anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın." (Ali İmran, 26)
"Mutlak hakim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur, O, yüce Arş'ın sahibidir." (Müminun, 116)
"Oldukça kudretli, mülkünün sonu olmayanın yanında doğruluk makamındadırlar." (Kamer, 55)
Allah, mülkün gerçek sahibidir, ebedi sahibidir. Bütün her şey O'nun mülküdür. "Mülk de O'nun, hamd de O'nun."
Allah, mülkün ebedi sahibi olduğuna göre O'na sığınmaktan başka çaremiz yoktur. Sadece O'na dua etmeli, yalnız O'ndan korkmalı, yalnız O'na umut bağlamalı, yalnız O'na boyun eğmelidir.
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
85 -
ZÜLCELÂLİ VELİKRÂM
: Hem büyüklük sahibi hem fazl-i kerem sahibi yani Ululuk ve ikram sahibi anlamına gelir.

Cenab--ı Hak buyuruyor.
"Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak." (Rahman, 27)
"Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir." (Rahman, 78)
Resulullah buyuruyor: "Yâ Ze'l-celâli ve'l-ikram'ı sıkça tekrarlayın"
Bütün azamet ve ikramlar Allah'a aittir. Bütün iyilik ve ikramlar O'ndan kaynaklanır. O'nun genelde insanlara, özelde dostlarına ikramının sınırı yoktur.

86 –
EL MUKSİT
: Bütün işlerini denk ve birbirine uygun yerli yerinde yapan yani Adaletle hükmeden anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Allah, hakimlerin hakimi değil midir?" (Tin, 8)
"O hakimlerin en iyisidir." (Araf, 87)
Kul, verdiği ve vereceği hükümlerde adaletli olmak amacıyla bu isme ihtiyaç duyar.
Muksit, mazlum olanları zalimlerin elinden alan demektir
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
87 –
EL CÂMİ"
: İstediğini istediği zaman istediği yerde toplayan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Elbette sizi kıyamet günü toplayacaktır." (Nisa, 87)
"Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir." (Nisa, 140)
"Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir." (Kehf, 99)
"Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan sensin." (Al-i İmran, 9)
"Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür." (Teğabün, 9)
"Ve, onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. " (Enfal, 63)
"Bu, ayırım günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik." (Mürselat, 38)

88 –
EL ĞANİYY
: Çok zengin ve herşeyden müstağni yani Çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur." (Fatır, 15)
"O'nun ihtiyacı yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur." (Yunus, 68)
"Biliniz ki Allah zengindir." (Bakara, 267)
"Eğer inkar ederseniz bilin ki Allah size muhtaç değildir." (Zümer, 7)
"Şüphesiz Allah, âlemlerden hiçbirine kesinlikle muhtaç değildir. " (Ankebut, 6)
"Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hakikaten Allah, yalnız O zengindir, övgüye değerdir." (Hac, 64)
"Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah alemlere muhtaç değildir." (Al-i İmran, 97)
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
89 –
EL MUĞNİ
: Dilediğini zengin kılan, zengin eden anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Zengin eden de yoksul kılan da O'dur." (Necm, 48 )

"Seni fakir bulup zengin etmedi mi?" (Duha, 8)
Allah, kendiliğinden zengindir. Mutlak zengin, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan Allah'tır. O'nun dışındaki her şey, kendiliğinden O'na muhtaçtır.
90 –
EL MÂNİ"
: Birşeyin meydana gelmesine izin vermeyen yani Dilediğini engelleyen anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Allah'ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. O'nun tuttuğunu O'ndan sonra salıverecek de yoktur." (Fatır, 2)

"De ki: 'Öyleyse bana bildirin, Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut bana bir rahmet dilerse, O'nun rahmetini önleyebilir mi?' " (Zümer, 38)
Resulullah buyuruyor: "Ey Allahım! Senin verdiklerine mani olacak, mani olduklarını da verecek kimse yoktur."


Allah, inkarcıları kötülerken bu ismi kullanmış ve şöyle buyurmuştur: "Ve hayra da mâni olurlar." (Maun, 7)
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
91 –
Ed DÂRR
: Elem ve zarar verecek şeyleri yaratan yani Sıkıntı ve zorluk veren şeyleri yaratan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O'na yalvarmaktasınız." (Nahl,53)

"Şayet Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir iyilik dokunduracak olursa da O, herşeye güç yetirendir." (Enam,17)

Menfaatleri ve mazaaratları yaratan, ancak Allah'tır.

92 – EN NÂFİ" : Faydalı şeyleri yaratan yani İstediğine fayda sağlayan, O'nun takdiri olmadan kimseye yarar verilemeyen anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O'na yalvarmaktasınız." (Nahl, 53)

"Şayet Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir iyilik dokunduracak olursa da O, herşeye güç yetirendir." (Enam, 17)

İnsanlar için fayda ve zarar güncel kavramlardır. Kendileri için çizilen hayat planında bir sınanma konusu olarak fayda ve zararın onların önlerine çıkarılması ise Allah tarafındandır.
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
93 –
EN NÛR
: Yol gösteren, aydınlatan yani Alemleri nurlandıran, aydınlatan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir." (Nur, 35)

Gerek duyguya ait ve gerekse akıl ve idrake ait her çeşit karanlıkların zıddı olan vicdan ve sezgide ortaya çıkan dış ve iç tecellî ve doğuşların hepsine de nur denilir.
Allah, göklerin ve yerin nurudur. Bütün âlemi meydana koyan, kâinatı gösteren, hakikati bildiren, gözleri gönülleri şenlendiren O'dur. O olmasaydı, hiçbir şey bulunmaz, hiçbir hakikat sezilmez, hiçbir neşe duyulmazdı.

94 –
EL HÂDÎ
: Hidayet veren, istediği kulunu muradına erdiren yani İstediğini hidayete erdiren anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter." (Furkan, 31)
"Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini İslamiyet'e açar" (Enam, 125)

"O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir." (Nahl, 93)

"Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir." (İbrahim, 4)
"Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir." (Kasas, 56)
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
95 –
EL BEDî"
: Hayret verici şekilde alemleri yokdan var eden yani Eşi ve örneği olmayan, sanatkarane yaratan. Örneksiz, maddesiz yaratan. Kolaylıkla daima hayrete düşürücü güzellikte şeyler yaratan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır." (Enam, 101)
"Göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi dilediğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir." (Bakara 117)

96 –
EL BÂKÎ
: Varlığının sonu olmayan anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak" (Rahman, 27)
"O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz." (Kasas, 88)
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
97 –
EL VÂRİS
: Hakiki malik/sahibi olan yani Bütün servetlerin gerçek sahibi anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve her şeye biz vâris oluruz." (Hicr, 23)


"Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz ve onlar ancak bize döndürülürler." (Meryem, 40)

"Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur" (Kasas, 58)

98 – ER RAŞÎD : Bütün işleri ezeli takdirine göre yürütüp, dosdoğru bir nizam ve hikmet üzere sonucuna ulaştıran yani Doğru yolu gösteren anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Rabbimiz! Bize tarafından bir rahmet ver ve işimizde bize doğruyu göster durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla!" (Kehf, 10)
"Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın." (Kehf, 17 )
"Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle doğru yola iletir." (Hac, 54)
 

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,557
59,110
99 – ES SABÛR : Çok sabırlı yani sabreden, cezayı erteleyen anlamına gelir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler." (Nahl, 61)

"(Ey Muhammed,) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları yalnızca korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne ertelemektedir." (İbrahim,42)


Bu isim Kur'an-ı Kerim'de "es-sabur" kalıbıyla geçmiyorsa da, Allah'ın bu vasfını ifade eden 70'den fazla âyet vardır.

Sabır, cezanın Allah'ın takdir ettiği ve süresini belirlediği bir zamana kadar ertelenmesidir.

Resulullah s.a.v. buyuruyor:

"İşittiği bir ezaya Allah'tan daha fazla sabreden kimse yoktur. O'nun çocuğu olduğunu iddia ettikleri halde Allah, onlara sihhat ve afiyet vermekte, onları rızıklandırmaktadır. "

Allah Teâlâ'nın isimlerinden biri Mübalağa siğalarından olan Sabûr, çok sabreden anlamında Allah'ın güzel isimlerinden biridir. Kur'an-ı Kerim'de hiç geçmeyen sabûr ismi celili sadece, Tirmizî'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği "Esmâül hüsnâ: Allah'ın güzel isimleri" hadisinde (Tirmizi, Deavât, 83) doksan dokuz ismin en sonuncusu olarak geçer. Allah (c.c) sınamak için yarattığı insanları, yaptıkları kötülüklerden dolayı hemen cezalandırmaz. Af dileyip tevbe etmeleri veya kötülüğe devamlarına imkan vermek suretiyle cezaya daha müstehak olmaları için onlara mühlet verir, sabreder. Allah'ın sabretmesi, aczinden değil, bilakis kudretindendir. Çünkü hiç bir insanın, onun murakabesinden kurtulması mümkün değildir. Bu nedenle, kötülüklerin bu dünyada hemen cezalandırılmaması insanları yanıltmamalıdır. Allah'ın sabûr ismi ve sıfatına bakarak insanların da sabırlı olması gerekir.

Allah'ın sabır sıfatı, kulların sabrından farklıdır. Mesela,Allah tam kuvvet sahibidir. Dilediğin yapmaya kadirdir. Ancak kulları böyle değildir. Onların gücü ve kuvveti sınırlıdır. Bu yüzden her dilediklerini yapamazlar.Allah yaptığının sonucundan asla korkmaz. Kullar ise çoğ kez, yaptıklarının kötü sonuçlarından korkarlar.
Allah cezalandırmada acele etmez, kullar ise hemen cezalandırmak isterler.Sabretmek nedeniyle Allah, hiçbir acı ve üzüntü duymaz, hiçbir yönde bir noksanlığı bulunmaz. Ancak sabır kullara acı, üzüntü ve sıkıntı verir.
Kulun sabrı, Allah'ın kendisiyle beraber olmasına göredir. Allah o kulla beraber olunca,kul, başkalarının sabredemeyeceği şeylere sabretme imkanı bulur. Sabredenler, dünya ve ahiret mutluluğunu elde edip Allah ile beraber olma şerefine nail olmuşlardır.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir." (Bakara,153)

Allah'în sabur isminin bu dünyada pek çok görüntülerini düşünenler rahatlıkla müşahede edebilirler.

Bir müslüman ihlasla, inanrak ve yaşayarak "Ya Sabur" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun eserlerine nail olur. Her türlü felaketten, hastalılardan kurtulup, şifa bulur.
 

Son mesajlar