HİNT OKYANUSU'NDA BİR ADA: MAYOT (MAYOTTE)
Yazan Prof. Dr. Ahmet Kavas / İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
İslam dünyasının önemli coğrafyalarından birisi Hint Okyanusunun doğu ve batısını çevreleyen çok sayıda ada devletidir. Bunların içlerinde kimi zaman 1000 km2yi bile bulmayanları dahi var. Birçok adanın bir araya gelmesiyle Endonezya ve Maldivler gibi bir devlet bayrağı altında toplananlar olduğu ve eski sömürgecilerin ellerini çekmemekte ısrar ettikleri için onların idaresinde kalanlara da rastlanmaktadır. Bunlardan birisi de çevresindeki irili ufaklı adacıkların ortasında diğerlerine göre epeyce büyük ve Mayot (Mayotte) olarak isimlendirilen ada olup hemen güneydoğusunda Madagaskar, kuzeybatısında ise üç adadan teşekkül eden Komorlar Cumhuriyeti yer almakta ve coğrafi konumu dışında tarihi, kültürü, dili ve dinî yapısıyla bunların tabii bir parçasıdır. Büyük Komor, Moheli ve Anjuan isimli üç Komor adasının ortak devlet yönetimi, Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği Mayotu da diğerlerinin bir parçası olarak kabul etmektedirler. Yerel halkına tüm Komorluların konuştuğu Sevahili lehçesinde Maore, Malgaş dilinde Maori denmektedir. Afrika kıtasına yakınlığı ve Mozambik kanalı girişindeki konumu sebebiyle Fransaya 176 yıldır bölgedeki askeri operasyonlarında paha biçilmez fırsatlar sunmaktadır! Adanın mevcut Fransız idari taksimatına göre üçü Mamutzu merkeze bağlı olmak üzere toplam 19 bucak ve bunlara bağlı köyler bulunmaktadır. Mayotun nüfusu 2017 yılı itibarıyla 253 bine ulaşmıştır ve kilometre kareye 675 kişi düşmektedir.
Adanın İslamlaşması
İslamiyetin buraya geliş tarihi konusundaki rivayetler farklı olmakla birlikte yerliler arasındaki yaygın kanaate göre ilk temas henüz Hulefa-yı Raşidin döneminde olmuş. İki Komorlu, Hz. Osmanın halifeliği zamanında (h.15) Medineye giderek İslamı öğrendiler ve dönüşlerinde de halka bunu tebliğ ederek İslamlaşmalarını sağladılar. Arap denizcilerinin de VIII. yüzyıldan itibaren yoğun olarak uğradıkları bu adalara İslamiyetin yayılmasında katkıları olduğunda şüphe yoktur. İslam dininin ilk defa Anjuandan yayılmaya başladığı rivayeti yaygındır.
Madagaskar ve kuzeyinde yer alan adalar hakkında ilk bilgi veren kaynaklara göre XVI. yüzyılın başında Avrupalı sömürge donanmaları gelene kadar her biri kendi düzenini kurarak mümkün mertebe birbirleri ile geçinip gidiyorlardı. Arap yarımadası ve İran bölgesinden çok erken dönemde ayrılan bazı Müslüman toplumlar Hint Okyanusunun doğu sahilleri kadar batı sahillerine de gidip yerleşiyorlardı. Bunlar arasında en batıdaki Madagaskar adası ile etrafındaki Komorlar dışında Lamu, Mafya, Mombasa, Mozambik, Pemba ve Zengibar gibi Doğu Afrika kıyılarına yakın adalar artık onların yurdu oldu. Genellikle ifade edildiği üzere 9. yüzyılda yerleştikleri adalardan birisi de Mayot oldu. Burası o dönemden bugüne kadar Madagaskar ile Doğu Afrika ve Arap dünyası arasında en fazla bilinen yerlerden birisi oldu. Hem kıta tarafından Bantu soylu yerliler, hem de Arap coğrafyası ile İranın Şiraz bölgesinden gelenlerin buralardaki varlıklarını giderek kalıcı hayata dönüştürmeleri bölge tarihi açısından çok önemlidir. Zira Hint Okyanusunun batı tarafında XVI. yüzyılın başından itibaren Avrupalı sömürgeci devletlerin dikkatlerinin buraya yöneldiği XIX. yüzyılın ortalarına kadar kendi hallerinde varlıklarını ciddi bir sıkıntı yaşamadan devam ettirdiler.
Mayot bulunduğu coğrafi şartları gereği sınırlı imkânları ile Komorlar içinde halkının büyük çoğunluğu melez olup Bantu soylu Afrika tarafından gelenler Sevahilinin bir lehçesi olan Şimaore (Shimaore), Madagaskar asıllı olanlar ise Şibuşi (Shibushi) dilini hala konuşmaktadırlar. Müslüman halk İslamın yayılışından itibaren Arapçayı öğrenmeye özen gösteriyor ve adada yaşayanların tamamı belli bir seviyede de olsa mutlaka Arapça okuyup yazmayı öğreniyorlar. Fransızca öğrenimi ise 150 yıllık sömürge idarelerine rağmen 2000li yıllara kadar çok yaygın değildi. Okullaşmanın artmasıyla birlikte bu oran epeyce yükselse de Fransanın sömürge düzenini devam ettirdiği tüm denizaşırı coğrafyalardaki tebaalarınınkinden daha düşüktür.
IX. yüzyıldan XV. yüzyıla kadar Tanzanya sahilindeki Kilve sultanlığı ile Madagaskar arasında ulaşım Komorlar üzerinden gerçekleştiği için her iki devlet zaman zaman buraları idarelerine aldılar. XVI. yüzyılın başında Piri Reisin kaleme aldığı Kitâb-ı Bahriye isimli eserinde Komor Adalarının konumu, bölgede cirit atmaya başlayan Portekizlilerle münasebetleri, yerli ahali ve bir Müslüman toplum olarak kendilerine mahsus hayat tarzları, idari yapıları, köle ticareti, bitki örtüsü, burada yaşayan canlılar gibi konularda teferruatlı bilgilere rastlanmaktadır. Piri Reise göre yerlilerin Tinku, Portekizlilerin ise San Loranzo (Saint Laurent) dedikleri Madagaskar adasına ilk Arap coğrafyacıları Büyük Komor demekteydiler. Buranın adının değişmesinden sonra Hint Okyanusunda seyahat edenler eski ismi bu defa kuzeyindeki takımadaların en büyüğüne verdiler. Komorların dört adadan oluştuğunun Osmanlı Devletinin Hint Donanmasının bu kaptanı tarafından da ifade edilmesi tarih boyunca bunların birlikteliğine işaret etmektedir ve yerliler dahi o dönemde bunlara Mûalî (Moheli), Mâğûtâ (Mayotte), Zuvânî (Anjouan) ve Kazîce (Ngazidja) isimlerini vermişlerdi.
İslami geleneklere bağlılık
Mayotte adası diğer komşusu ve soydaşı Komorlar adaları gibi geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olup tamamı Şafii mezhebindendir. Bu adada Şazeli, Kadiri ve Rufai tarikatları müntesipleri bulunmakta olup halk özellikle zikir halkalarına epeyce rağbet etmektedir.
Başşehirdeki Büyük Camii ile tüm mahallelerindeki çok sayıdaki ufak camiler ile hemen hemen her bucak ve köy merkezinde en az bir ibadethane bulunmaktadır. 1841 yılında Fransa işgaline uğradıktan sonra yeni camii yapımına gereken önem verilmemiş, tamamına yakını Fransız olan yerel yöneticiler açtıkları çok sayıda gençlik evlerine ilgiyi artırmak için oyun ve film gösterimi gibi eğlence ortamı oluştursalar da gereken ilgiyi bir türlü sağlayamamaktadırlar. Buna karşılık bilhassa cuma günleri camiler yediden yetmişe halk tarafından doldurulmaktadır. Adadaki sağlam binaların genelde kamuya hizmet verenleri Fransızların inşa ettikleri olup, diğerleri halkın inşa ettiği camilerdir.
Fransada yaşayan altı milyon Müslümana pek çok konuda taviz vermezken Mayotlu Müslümanların dinî hayatları hakkında katı laiklik uygulamasına rağmen bu adayı elde tutmak için taviz verebilmektedir. Üçü Mamudzuda, 16sı ise bucaklarda görev yapan ve birisi başkadı olmak üzere toplam 19 kadıya maaş ödemektedir. Camilerde görev yapan imamların ve müezzinlerin çok azına maaş verilirken çocuklara Kuran-ı Kerim okutan ve yerel dinde fundi denilen eğiticilere ise herhangi bir ücret ödenmemektedir.
Aileler çocuklarını dört yaşından itibaren mutlaka camilere Kuran-ı Kerim ve temel bilgileri öğrenmeleri için göndermektedirler. Ayrıca okul çağındaki öğrenciler de sabah erken saatte veya öğleden sonra camilere giderek İslam eğitimini almaktadırlar.
Endonezya ve çevresinde olduğu gibi Mayot takımadasında da anaerkil aile yapısı esastır. Anne evin geçimi ve özellikle çocukların eğitimi ile doğrudan ilgilenmektedir.
Mayot Müslüman halkının günlük hayatında geleneksel merasimlerin çok büyük yeri bulunmaktadır. Mevlit bunların başında en önemli yeri tutmakta ve 12 Rebiülevvel günü yaptıkları törenlere tüm ada halkı iştirak ediyor. Hem kırsal kesimde, hem de başşehirin merkez camii ve çevresindeki merasime katılım çok yüksek oluyor. Berzenci Mevlidi tüm Arap coğrafyalarındaki gibi törenlerde mutlaka okunmaktadır. Bir de yılın herhangi bir mevsiminde yeni doğan çocukları için, sevindikleri herhangi bir haber vesilesiyle camilerden ziyade evlerde ve diğer ortak mekânlarda mevlit törenleri yapılıyor ve buna daha ziyade erkekler katılıyor. Tasavvuf ehlinin camilerde yaptığı zikirlere dahira, hacı karşılama ve çocukların sünnet merasimi için tertip edilenlere debah, erkekler arası gece düzenlenen düğün törenlerine ise şigoma/chigoma denmektedir.
Fransızlar burayı işgal ettikten kısa süre sonra 1850li yıllarda ilk kiliseyi Mamudzuda faaliyete geçirmişler. İkincisi ise daha sonraları Zaudzide inşa edilmiş, bir de protestan kilisesi olup Mayottaki nüfusun %5inden az orandaki Hristiyanlar genelde Fransa, Madagaskar ve Reuniondan gelenler ile son yüzyılda İslamdan irtidat ederek Hristiyanlığı kabul etmiş bazı kişilerden oluşmaktadır.
Fransanın Mayot İslamına bakışı
2009 yılında Fransa Mayotu kendi idaresinde bu kadar uzun süre tutabilmesinde tek çarenin burayı il yapmakla mümkün olduğuna karar verdi. Dönemin devlet başkanı Nicolas Sarkozynin bu uygulaması beraberinde ciddi eleştirileri de getirdi. Zira 2025 strateji planı çerçevesinde 2011 yılında Fransanın 101. ili, uzak coğrafyalardaki Güney Amerikadaki Guyana, Guadelup, Martinik ve Reunion isimli 4 denizaşırı ili DOM/Departement dOutre Mer) arasında 5. il burası oldu. Ancak diğer dört denizaşırı ilden farkı bu ada halkının tamamına yakını Müslümandı ve birtakım dinî beklentileri Fransanın laiklik konusundaki uygulamalarıyla çatıştığı hâlde karşılanacaktı. Fransada yaşayan altı milyon Müslümana verilmeyen birçok dinî hakların bir kısmı Mayolulara verildi ve dinî bayramlar resmî tatil yapıldı. Fakat bir taraftan da halkın planlı bir şekilde laikleşmeye zorlandığını artık herkes fark etmektedir.
Müslüman halk tarafından kadılara maaş verilmesi, bazı dinî alanlardaki idari tasarruflar aslında bazı çevrelerce Fransanın Mayot halkını sömürgeleştirme niyetinin devamı olarak görülmektedir. Bizzat kendi ülkesinde Alsace ve Lorraine bölgelerine mahsus dinî ayrıcalıklı uygulamalarından sonra ilk defa Mayotta da hem de Müslümanlar için devletin kurucu kanunları dışına çıkılarak halkın gönlü alınmaya çalışılmaktadır. Genelde adli konularda Fransız kanunları geçerli iken, şahsi konularda İslami kuralların kadılar eliyle görülmesine sınırlı da olsa müsaade edilmektedir. Son yıllarda 15 yaştan itibaren evlilik yapılmasına verilen izin iptal edilerek yaş sınırı 18e çıkarıldığı gibi 2010 yılında çok eşlilik de yasaklandı. Dahası kamu okullarında başörtüsü yasağını uygulama, kamu binalarında namaz kılmanın imkânsızlığı ve İslami emirlerin yerel yöneticilerce uygulanmaması genel anlamda memnuniyetsizliğe de sebep olmaktadır. Fransa Mayot Müslümanlarına kendisini kabul ettirmek için az da olsa verdiği tavizlerle gönül alacağını düşünülse de 2000li yıllarda adada bilhassa gençlerin bazı İslam ülkelerinde yaşayan siyasi gelişmelerin içine çekilmesi ve Suriye iç savaşına katılacak kadar ileri gidenlerini engelleyememesi eleştirilmektedir.
Fransız Meclisine seçilen 577 milletvekili arasında 253 bin nüfuslu Mayottan daha önce sadece bir milletvekili seçilirken 2017 seçimlerinde ada iki seçim bölgesine ayrıldı. Sosyalist Parti adayı Ramlati Ali ve daha önceden de defaatle milletvekili seçilen Cumhuriyetçilerin adayı Mansur Kamardine Mayotu Pariste temsil edecekler. İkisi yanında Fransız Meclisine Fransada yaşayan altı milyon Müslümanı temsilen de beş milletvekili daha seçilerek toplam 7 milletvekili oldular.
Mayotun iktisadi hayatı: Yeni bir cazibe adası
Fransaya bağlandığı günden itibaren Mayot halkı Komorlu kimliğini ifade etmekten korkar hale gelmiş, dahası diğer adalarla birleşme ihtimali çok azaldığı için hiç bir zaman bağımsız konuma gelebilme teşebbüsü de olmamıştır. Halen turizm, balıkçılık, ylang-ylang ağacından elde edilen parfüm sanayi için gerekli hammadde, ziraat ve hayvancılık en önemli gelir kaynağıdır.
Fransa Mayotu 101. ili olarak doğrudan merkeze bağlasa da sekizgen olarak da ifade edilen ana topraklarındaki vatandaşlarına verdiği hakların aynısını Mayotlulara vermemekte, Fransızlar haftada 35 saat çalışma zorunluluğu hakkına sahipken bu durum Mayotta 40 saattir. Yine aile yardımı, ihtiyaç sahiplerine lojman ve emeklilik konularında da farklı muamele uygulanıyor. Çalışma yasası Fransadaki ile ancak %25 uyumludur. Fransız halkı zenginlik, eğitim ve sağlık seviyesi bakımından dünya sıralamasında 20. sırada iken buranın artık bir ili de olan Mayot ise 107. sıradadır.
Diyanet Aylık Dergi
Diyanet Dergi | Diyanet - HİNT OKYANUSU'NDA BİR ADA: MAYOT (MAYOTTE)