Abdesti alırken çok titizsin değil mi? Kılı kırk yarıyorsun.
Oruç tutarken, mesela. Vaktin girip girmediği ile ilgili sorup duruyorsun. Doğrusunu yapmak için kılı 40 yarıyorsun, değil mi?
Vakit girdi mi, girecek mi, girmiş mi? Nerede girmiş, Ne zaman başlamış, nerede başlamış? Tüm bunları sorup duruyorsun.
Namazı kılarken, 50 bin dereden su getiriyorsun.
Akustik tınıları tam ve mükemmel yapmaya çalışıyorsun.
Hiç Cuma kaçırmıyorsun veya ayda 1-2 kere.
Hac ile ilgili tüm incelikleri öğrenmeye çalışıyorsun.
Ama iş ERDEMLİ BİR İNSAN olmaya gelince,
Yoksulu yedirip giydirmeye gelince?
Her ne olursa olsun Hakikati söylemeye gelince?
Yardımlaşmaya gelince?
Verdiğini başa kakmamaya gelince?
Affetmeye gelince?
İnsanlara iyi davranmaya gelince?
Zulme karşı olmaya gelince?
Destek üniteleri oluşturmaya gelince?
Bunun doğruluğunu teyid edebilecek bir zihin yapısı inşa etmeye gelince?
Yok.
Yoksun.
Sen sadece gösteriştesin!
Nasıl ERDEMLİ olunur? Bu şey nerede başlar, nerede biter diye sormuyorsun bile. Neden ERDEMLİ olamıyoruz, bilmiyorsun. Kılı 40 yarmıyorsun. Kulak arkası yapıyorsun bunu. Çünkü toplumda ödüllendirilen şey neyse, ilk ona kayıyorsun. Ulaştığın bilgilerle gerçekten de yaşamadıktan sonra (bilgilendiklerinle değil); bilmediklerini öğrenmeye devam etsen ne olur?
Biraz kendinle uğraş!