İĞNECİLER SINIFI
1925 YILINDA İLGİNÇ BİR LİSE OLAYI
1925 Yılında Yaşanan İlginç Bir Lise Olayı
İstanbul Erkek Lisesi, 1925 yılında absürt bir olaya sahne oldu. Öğretmenlerine şaka yapmak isteyen öğrenci bütün bir sınıfın kaderiyle oynadı.
Bu Yaşıyorken Bilinmesi gereken hadisede neler yaşanmış gelin birlikte bakalım.
İstanbul Lisesi’nin Arabi Öğretmeni Salih Hoca ile onuncu sınıf öğrencileri arasında ilginç bir olay yaşanıyor.
1925 de Müdür Lütfi beyin yerine Almanca öğretmenlerinden Besim bey tayin oldu. Müdür Besim beyin müdürlüğü zamanında hoş karşılanmayan bir iğne olayı yaşandı. İstanbul Lisesinin onuncu sınıfı öğretmen sandalyesine bir iğne yerleştirilmiş. Öğretmen zili çalınca o sınıfta dersi bulunan Arabi öğretmeni (Salih Hoca) sınıfa giriyor. Sandalyeye oturacağı zaman cübbesini iki eliyle düzeltirken eli bir iğneye değiyor. Bir iğnenin yerleştirildiğini hissediyor, sandalyeye oturmuyor, deftere imzasını attıktan sonra:
''Ben bu muameleye layık değildim, sizlere çok teessüf ederim.''diyerek dersi terk ediyor.
— Bu durumu Müdür Besim Bey'e bildiriyor ve istifasını veriyor. Derhal soruşturmaya geçiliyor. Fakat bu işin faili bir türlü bulunamıyor. Bütün bir sınıf derslerden alıkonuluyor ve hiçbir öğrenci itirafta bulunmuyordu. Faili bulamayan idareciler zor bir durumla karşı karşıya idi.
1925 yılının öğretmenler toplantısı; Öğretmenler odasında tam kadro ile toplanıyor.
Fakat Okul Müdürü henüz ortalarda gözükmüyordu. O gün mutadın dışında öğretmenlere çay ile bisküvi ikram edildi. Çaylar içilirken odaya Müdür Besim Bey ile lisenin Disiplin Kurulu üyeleri kapıdan içeriye girdiler.
Müdür Besim Bey sanki iyi bir müjde verir gibi: ''Muhterem hocamız Salih Efendiye iğneyi koyan iğneci sınıfın tamamen ihracına karar verdik. Çünkü failini ele vermiyorlar…'' dedi.
Kurulda soğuk bir hava esti. Hatta bir kısım öğretmenler, bir öğretmene yapılan bu hakaretten dolayı üzgün olduklarını ve bu cezayı uygun gördüklerini dile getirdiler.
Aralarında bulunan genç bir öğretmen ise; ''Disiplin Kurulunun bu korkunç kararını tasvip etmiyorum. Koskoca bir sınıf nasıl ihraç edilir.'' diye konuştu.
''Bir katilin bile kanun karşısında bir avukatı vardır. Eğer delil bulunmuyorsa suçlu olan idaredir, bulması lazımdır. Bulamazsa bu öğrencilere ihraç cezası veremez. Hem de bütün bir sınıf, öyle bir sınıf ki lisemizin en değerlileri ile doludur. Düşünelim ki, yarın Salih hocadan ve bizlerden daha üstün hizmetler görecek şahsiyetler bu sınıftan yetişecektir.'' sözlerini dile getirdi.
Bu cesurane sözlere ne Müdür, ne de Disiplin Kurulu üyelerinden birisi cevap verebildi. Çaylar içilemedi, öğretmenler toplantısı da dağıldı. İğneci sınıf tamamen ihraç edildi.
Herkes mezun olduktan sonra gerçek ortaya çıktı. Salih Hocaya iğneyi koyan başka sınıftan bir talebe olduğu anlaşıldı.
Bu olayın üzerinden yıllar geçti ve Bursa’ya sürülen öğrenciler mezun olduktan sonra olayı başka sınıftan bir öğrencinin yaptığı anlaşıldı. İğneci sınıf adıyla tanınan sınıf çok ünlendi ve hatta sınıftan olmayanlar bile o sınıftan olduğunu iddia etti.
Hikmet Feridun ES'in şu sözü çok meşhurdur..
“Biz 43 iğneci idik. Fakat sonradan o kadar çok kişi iğneci sınıftan olduğunu iftiharla iddia etti ki, hayret etmemek mümkün değil …”
İşte 1925 yılının onuncu sınıfı, yani “iğneciler” arasından çıkan ünlü isimler;
228 Sait Efendi : Arkadaşları arasındaki lakabıyla H2O, yani sulu Sait. Ünlü hikayeci Sait Faik Abasıyanık
697 Rahmi Efendi : Ünlü hekim, politikacı, şair ve akıl hastalıkları uzmanı Dr.Rahmi Duman
748 Saffet Efendi : Ünlü hukukçu Saffet Nezihi Bölükbaşı
725 Feridun Efendi : Ünlü gazeteci ve yazar Hikmet Feridun Es
Sabri Efendi : Türk politika ve diplomasi hayatının unutulmaz isimlerinden, eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil
Sıtkı Efendi : Demokrat parti döneminin ünlü bakanlarından Sıtkı Yırcalı
Ve daha niceleri…
Hepsi, o “iğneci sınıf”ın ünlü iğnecileri
arasından çıktılar..
1925 YILINDA İLGİNÇ BİR LİSE OLAYI
1925 Yılında Yaşanan İlginç Bir Lise Olayı
İstanbul Erkek Lisesi, 1925 yılında absürt bir olaya sahne oldu. Öğretmenlerine şaka yapmak isteyen öğrenci bütün bir sınıfın kaderiyle oynadı.
Bu Yaşıyorken Bilinmesi gereken hadisede neler yaşanmış gelin birlikte bakalım.
İstanbul Lisesi’nin Arabi Öğretmeni Salih Hoca ile onuncu sınıf öğrencileri arasında ilginç bir olay yaşanıyor.
1925 de Müdür Lütfi beyin yerine Almanca öğretmenlerinden Besim bey tayin oldu. Müdür Besim beyin müdürlüğü zamanında hoş karşılanmayan bir iğne olayı yaşandı. İstanbul Lisesinin onuncu sınıfı öğretmen sandalyesine bir iğne yerleştirilmiş. Öğretmen zili çalınca o sınıfta dersi bulunan Arabi öğretmeni (Salih Hoca) sınıfa giriyor. Sandalyeye oturacağı zaman cübbesini iki eliyle düzeltirken eli bir iğneye değiyor. Bir iğnenin yerleştirildiğini hissediyor, sandalyeye oturmuyor, deftere imzasını attıktan sonra:
''Ben bu muameleye layık değildim, sizlere çok teessüf ederim.''diyerek dersi terk ediyor.
— Bu durumu Müdür Besim Bey'e bildiriyor ve istifasını veriyor. Derhal soruşturmaya geçiliyor. Fakat bu işin faili bir türlü bulunamıyor. Bütün bir sınıf derslerden alıkonuluyor ve hiçbir öğrenci itirafta bulunmuyordu. Faili bulamayan idareciler zor bir durumla karşı karşıya idi.
1925 yılının öğretmenler toplantısı; Öğretmenler odasında tam kadro ile toplanıyor.
Fakat Okul Müdürü henüz ortalarda gözükmüyordu. O gün mutadın dışında öğretmenlere çay ile bisküvi ikram edildi. Çaylar içilirken odaya Müdür Besim Bey ile lisenin Disiplin Kurulu üyeleri kapıdan içeriye girdiler.
Müdür Besim Bey sanki iyi bir müjde verir gibi: ''Muhterem hocamız Salih Efendiye iğneyi koyan iğneci sınıfın tamamen ihracına karar verdik. Çünkü failini ele vermiyorlar…'' dedi.
Kurulda soğuk bir hava esti. Hatta bir kısım öğretmenler, bir öğretmene yapılan bu hakaretten dolayı üzgün olduklarını ve bu cezayı uygun gördüklerini dile getirdiler.
Aralarında bulunan genç bir öğretmen ise; ''Disiplin Kurulunun bu korkunç kararını tasvip etmiyorum. Koskoca bir sınıf nasıl ihraç edilir.'' diye konuştu.
''Bir katilin bile kanun karşısında bir avukatı vardır. Eğer delil bulunmuyorsa suçlu olan idaredir, bulması lazımdır. Bulamazsa bu öğrencilere ihraç cezası veremez. Hem de bütün bir sınıf, öyle bir sınıf ki lisemizin en değerlileri ile doludur. Düşünelim ki, yarın Salih hocadan ve bizlerden daha üstün hizmetler görecek şahsiyetler bu sınıftan yetişecektir.'' sözlerini dile getirdi.
Bu cesurane sözlere ne Müdür, ne de Disiplin Kurulu üyelerinden birisi cevap verebildi. Çaylar içilemedi, öğretmenler toplantısı da dağıldı. İğneci sınıf tamamen ihraç edildi.
Herkes mezun olduktan sonra gerçek ortaya çıktı. Salih Hocaya iğneyi koyan başka sınıftan bir talebe olduğu anlaşıldı.
Bu olayın üzerinden yıllar geçti ve Bursa’ya sürülen öğrenciler mezun olduktan sonra olayı başka sınıftan bir öğrencinin yaptığı anlaşıldı. İğneci sınıf adıyla tanınan sınıf çok ünlendi ve hatta sınıftan olmayanlar bile o sınıftan olduğunu iddia etti.
Hikmet Feridun ES'in şu sözü çok meşhurdur..
“Biz 43 iğneci idik. Fakat sonradan o kadar çok kişi iğneci sınıftan olduğunu iftiharla iddia etti ki, hayret etmemek mümkün değil …”
İşte 1925 yılının onuncu sınıfı, yani “iğneciler” arasından çıkan ünlü isimler;
228 Sait Efendi : Arkadaşları arasındaki lakabıyla H2O, yani sulu Sait. Ünlü hikayeci Sait Faik Abasıyanık
697 Rahmi Efendi : Ünlü hekim, politikacı, şair ve akıl hastalıkları uzmanı Dr.Rahmi Duman
748 Saffet Efendi : Ünlü hukukçu Saffet Nezihi Bölükbaşı
725 Feridun Efendi : Ünlü gazeteci ve yazar Hikmet Feridun Es
Sabri Efendi : Türk politika ve diplomasi hayatının unutulmaz isimlerinden, eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil
Sıtkı Efendi : Demokrat parti döneminin ünlü bakanlarından Sıtkı Yırcalı
Ve daha niceleri…
Hepsi, o “iğneci sınıf”ın ünlü iğnecileri
arasından çıktılar..