@Muallem.
Şefaat:
Salih bir kulun, günahkar bir kulun affı için Allah'a dua etmesidir. Eğer duası kabul olursa, "Falan kul, falan kula şefaat etti." denilir.
Allah isterse kabul eder, isterse reddeder.
Evet sizin de dediğiniz gibi kul dua eder, şefaat etmek ister ama bu duayı kabul edip etmemek Allah'ın muradına kalmıştır.
Buna en güzel örnekte Peygamber efendimizin amcası Ebu Talip'tir.
Peygamber efendimiz amcasına "İyi bil ki amcacığım, yemin ederim ben senin hakkında mağfiret dilemekten nehyolunmadıkça her halde Allah Teala'dan senin için af ve mağfiret dilerim" dedi.
Bunun üzerine Tevbe suresinin 113.ayeti nazil oldu.
"Akraba bile olsalar, onların cehennemlik oldukları ortaya çıktıktan sonra müşrikler hakkında Allah'tan af dilemek, ne peygambere ne de iman edenlere uygun düşmez."
Kasas suresi 56. Ayet-i kerime'de
"Sen sevdiğin kimseyi hidayete erdirmezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir. Doğru yolda olanları en iyi bilen de odur" buyuruyor.
Bu konuda Bediüzzaman hz. görüşü Mektubat isimli eserinde şöyle yer alıyor :
"Ebu Talib, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletini değil, şahsını, zâtını gayet ciddî severdi. Onun o gayet ciddî, o şahsî şefkati ve muhabbeti, elbette zayie gitmeyecektir. Evet, ciddî bir surette Cenâb-ı Hakkın Habib-i Ekremini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olan Ebu Talib’in, inkâra ve inada değil, belki hicab ve asabiyet-i kavmiye gibi hissiyata binaen makbul bir iman getirmemesi üzerine, Cehenneme gitse de, yine Cehennem içinde bir nevi hususî cenneti, onun hasenatına mükâfaten halk edebilir. Kışta bazı yerde baharı halk ettiği ve zindanda, uyku vasıtasıyla, bazı adamlara zindanı saraya çevirdiği gibi, hususî cehennemi, hususî bir nevi cennete çevirebilir."
" Benim şefaatim ümmetimden büyük günahları olanlar içindir "Hadis-i Şerifi yanlış yorumlara sebebiyet verebiliyor, yanlış manalar çıkarılabiliyor. Peygamber efendimizin şefaati tevbe etmeden cehenneme giren günahkar müslümanların cehennemden çıkmasını sağlamaz. Hele ki amcası Ebu talip gibi şirk ehli ise...
Maide süresinin 118.ayetinde :
"Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır dilediğini yaparsın. Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve ikram sahibisin" buyuruyor.
Ehli sünnet bu ayeti günahkarlara şefaat edilebileceğine dair delil olarak getirmektedir.
Kafire şefaatin veya onlar için Allah'tan af dilemenin Allah katında bir geçerliliği olmadığı tevbe süresinde beyan edilmiş.
Müslüman günahsız ise veya kendisi tevbe etmişse onun zaten Allah'tan başkasının şefaatine ihtiyacı yok. Dolayısıyla ŞEFAAT kelimesi bir peygamberin veya bir kulun başka günahkar ve tevbe etmemiş müslüman bir kul için Allah'tan af ve mağfiret dilemesini kapsıyor.